hakantok

hakantok hakantok is basvurusu yap hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok Twitter Takipci hakantok iletisim Bilgilerim hakantok Web Sayfasi Yapilir hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok Yerli Arabamiz hakantok hakantok Gida Teroru hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok Aloculara Dikkat hakantok hakantok hakantok Turbeler Turk Starlar hakantok hakantok hakantok hakantok hakantok Nostalji Anilar hakantok Kaybolan Meslekler hakantok Antik Kentler Turizm Tanitimi sehitlerimiz  Kpss Test Kpss Test 2 Gezici Rehber VOLKSWAGEN 1303 Anadol STC Siyaset Yolsuzluk MARKALAR  Kangal  Ek Gelir israil Boykot Otel ik Derin Haber Edebsizlik  Teror Aile ve Evlilk Askerlik-Sehitlik Gundem  Evlenmek istiyorum 444 hakantok Favorite Links



 


 

BODRUM



Türkiye'de turizm deyince akla gelen bir kaç yerin arasında ilk sırayı alan yerlerin başında geliyor Bodrum. Bodrum öylesine ünlendi ki dünya çapında... Türkiye'de turizm deyince özellikle İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde, Bodrum tek akla gelen yer oluyor. Bodrum'un sihirli çekim gücü her yerden fazla. Hem de öylesine fazla ki, bir yanda Çökertme Türküsü, bir yanda Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, bir yanda da süngerciler vardı bir zamanlar... Artık hemen hepsi unutludu gitti. Artık Bodrum deyince akla gelen şeyler, alkol, eğlence, dans ve cinsellik. Bodrum sınırlarından içeri girer girmez, insanların gözleri bir başka parlamaya, kanları daha hızlı akmaya başlıyor. İnsanlar, gündüzleri kızgın güneşin altında yanıp yarı uyuklayarak başladıkları güne, gece sabaha kadar barlarda, eğlence yerlerinde devam ediyorlar. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Bodrum'un tatilcileri denize girmek için yola çıkarken, gece eğlenenler de, uyumak için otellerine gidiyor. Bodrum'a bir kaç yıl öncesine kadar sadece karayoluyla gidiliyordu. Tabii ki mavi yolculuk teknelerini saymazsak. Büyük şehirlerden yaz aylarında akın akın tatilciler, şehirlerarası otobüslerle güneşe olan özlemlerini burada gideriyorlardı. Şimdi de değişen fazla bir şey yok. Yine otobüs ya da kendi aracınızla Bodrum'a gitmek mümkün. Biraz yorucu olan yolculuk için İstanbul'dan çıkanlar Eskihisar - Topçular arasını arabalı vapurları geçip yola başlayabilir. Yalova üzerinden Bursa şehir merkezine girmeden Bandırma-Balıkesir yolunu izlerseniz, İzmir'e 9 saatte ulaşabilirsiniz. İzmir şehir merkezine girmeden Aydın otobanına çıkarsanız yolunuz daha da kısalıyor. Aydın - Selçuk arasında yeni açılan otobanı mutlaka kullanın. Selçuk'tan otobandan çıkıp, Ortaklar'dan Bodrum yoluna girin. Daha sonra, Bafa Gölü kenarından keyifli yolculuktan sonra, Milas'a ulaşacaksınız. Milas çıkışından Bodrum yönüne sapınca artık derin nefes alabilirsiniz. Yakın zamana kadar bozuk ve tek şeritli yoldan gidilen Bodrum yolu artık çift şerit gidiş geliş hale dönmüş. Rahat rahat Bodrum'a ulaşıyorsunuz. İstanbul'dan yola çıkanlar için bir başka ve daha az yorucu olan yol ise, İstanbul - Bandırma arasında çalışan hızlı feribotları kullanarak Bandırma'ya gitmek. 1 saat 45 dakikada Bandırma'da oluyorsunuz. Hem uçak yolculuğu keyfini ve kalitesini yaşıyorsunuz. Hem de yolunuz 2 saat kadar kısalıyor. UÇAK Bodrum'a gidiş için en kısa yol ise, İstanbul'dan uçakla Bodrum'a ulaşmak. Tabii ki yer bulabilirseniz. Çünkü THY'nin Bodrum seferleri doluluk oranı en yüksek seferlerden biri. Bodrum civarinda oturanlar, yaz aylari boyunca gidecekleri seferleri onceden belirliyor. Biletlerini de kışın alıyor. Hatta temmuz ağustos ayında uçaklarda yedek yolcu sayısı, 200'e kadar ulaşıyor. Yer bulmak çok zor. Ama bulursanız da kısa yolculuktan sonra Bodrum'a ulaşmak çok keyifli oluyor. Bodrum yarımadasının en güzel yerlerinden biri de Türkbükü... Bodrum'da yakın zamana kadar mandalina bahçelerinin arasında yer alan ufak pansiyonlarda kalıp, deniz ve güneşin tadını çıkarmak mümkündü. Ancak bölgede turizmin gelişmesiyle birlikte başta Bodrum merkezli olmak üzere, Bodrum Yarımadası'nın her köşesinde, her bütçeye uygun kalacak tesisler çoğaldı. Tabii eskinin mandalina bahçelerinin yerinde artık yeller esiyor. Onların yerine yüzme havuzları var. Ancak Bodrum'u bilenlerin uyguladığı bir yöntem var ki, bu ilk kez gidenler için Bodrum'u tanımanın en güzel yollarından biri. Bodrum dışında kalıp gündüz deniz ve güneşin keyfini sürmek. Akşam yemeğini Bodrum yarımadasının güzel koylarında en güzel deniz ürünlerini yemek ve gece saat 23.00'den sonra sabaha kadar Bodrum gecelerinin tadını çıkarmak. Bodrum'a en yakın kalınabilecek yerlerin başında Türkbükü geliyor. Bodrum'dan çam ormanları arasında uzanan yolla ulaşılan Türkbükü, eskiden antik Likya Madnasa şehri olarak biliniyor. Türkbükü'nde bir çok pansiyon motel ve otel türü konaklama tesisi var. Fortissimo Otel, Anı pansiyon, Türkbükü adlı moteller, Club En, Club Torsa, gibi konaklama tesisleri bulunuyor. Bodrum'da mandalina bahçeleri arasında kalabileceğiniz bir başka yer de Yalıkavak'ta yer alan Başar Motel. Burası da özellikle sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin kalabileceği nitelikte. Yıldız sayısı fazla değil ama hem hizmetteki kalitesi hem de yemeklerinin lezizliği size Bodrum'da güzellikleri yaşatacak. Bodrum Kalesi, çok güzel bir fotoğraf dekoru... Bodrum'da kalabileceğiniz bir çok tatil köyü ve motel de var. Ama bunlar arasında yer alan Bodrum Park, Bodrum tipi ve kayrak taşı ile kaplı villalarıyla dikkat çekiyor. Kayrak taşının özelliği ise yazın serin kışları sıcak tutması. Otelin bir başka özelliği ise çocuklu ailelerin her ihtiyacı düşünülerek yapılan çocuk oyun odaları ve yüzme havuzları. Bodrum'da turizmin gelişmesiyle birlikte hemen her yörenin yemeklerini bulmak mümkün. Özellikle akşam yemeği için kebapçılar, hamburgerciler, sulu yemek yapan yerler dolup taşıyor. Ama yediğiniz yemekte lezzet arıyorsanız, tad arıyorsanız Barlar Sokağı'nda Bodrum'un simgesi haline gelen "Şirin Sebzeli Döner"in mutlaka tadına bakın. Bu dönerin özelliği ne derseniz, anlatalım. Öncelikle özel olarak alınan etler sütle karışık sos içinde, bir gün dinlendiriliyor. Ardından da dönere adını veren her türlü sebze dönerin dizimi sırasında etlerin arasına yerleştiriliyor. Barlar Sokağı'nda bulunan dükkanda, sabahın erken saatlerine kadar sürekli dolan masalarda, dürüm içinde ya da ekmek arasında bu dönerin tadına bakmayı ihmal etmeyin. ASİL İÇKİLER! Bodrum'a giden alkol tutkunlarına yönelik ufak tavsiyelerimiz de olacak. Öncelikle barlar sokağında turlamayı unutmayın. Buralarda gerçekten müzik ve güzelliklere doyamayacaksınız. İçki olarak Bodrum'un simgesi olan"Sex on the Beach"i mutlaka tadın. Artık kadehte değil de jug içinde bu içkiyi de içebelirsiniz. Gerisi size kalmış. Halikarnas Disco yolu üzerinde bulunan ve yılların işletmecisi Zafer Özbay'ın işlettiği "White House" barda , güzel bir atmosferde, özellikle İngilizler'in arasında içkinizi yudumlayıp güzel bir akşam geçirebilirsiniz. Bu içkiler, Bodrum Kalesi'ne karşı, önünüzden kalabalıklar geçerken size bir başka neşe kaynağı oluyor. Sebzeli dönerin tadına doyamayacaksınız... TÜRKBÜKÜ'NDE LEZİZ YEMEKLER... Bodrum'da yiyebileceğiniz taze deniz ürünlerini, Türkbükü'nde Ship A Hoy adlı restoranda, denize uzatılmış iskeleler üzerine kurulan masalarda yiyebilirsiniz. Klasik mezelerin tadına doyamayacaksınız. Yöredeki balık çiftliklerinde ve denizden tutulan taze taze balıklar, İstanbul'da unuttuğunuz lezzetleri size yeniden hatırlatacak. MAZI: BALIK VE SAF ZEYTİNYAĞI... Ama yine de Bodrum'da en güzel balık nerede yenir diyorsanız mutlaka Mazı'ya gidin deriz. Mazı'ya ulaşmak için önce Bodrum'dan Milas yoluna çıkacaksınız. Mumcular'a gelince Mazı yönüne sapın. Yol sizi önce Yukarımazı'ya, ardından da Aşağımazı'ya getirecek. Burada muhtar Mehmet Taş'ın yerini bulun ve tek cümle söyleyin."Ben balık yiyeceğim". Muhtar Mehmet Taş, sabah tutulup getirilen lağos , sinarit , kılıç balığı gibi deniz ürünlerini size öyle bir ızgara yapıyor ki, parmaklarını yalamanız işten bile değil. Bir de"sokkan" isimli kaya balığı var ki, ne başka bir yerde bulabilirsiniz, ne de aynı lezzeti alabilirsiniz. Mehmet Bey, özel sosta beklettiği balıkları saf zeytinyağıyla bir güzel ızgara yapıyor ki, tadına doyulmaz. Kömür ateşinde pişen balıkları beklerken Mehmet Bey'in eşinin yaptığı kabak çiçeği dolması ve yaprak sarmasının tadına da mutlaka bakın. TARİHİ YUNUSLAR FIRINI Bodrum içine geldiniz. Bardan çıktınız. Gece geç saatler olmuş. Karnınız acıkmış. Ne yiyeyim diye düşünüyorsanız, Bodrum'un merkezinde barlar sokağında gidebileceğiniz tek adres var. "Tarihi Yunuslar Fırını" . Kuruluşu 1876 tarihine kadar uzanıyor. Burası Bodrum'un en eski fırını. Önce Rumlar kurup işletmiş. Sonra da Girit'ten gelen Yusuf Gözen almış. 1968 yılında da Çamlıhemşin'den gelip Bodrum'a yerleşen Yakup Hoştan satın almış. Şu anda fırında sadece ekmek çeşitleri değil, her türlü sandviç, pasta ürünleri dahil olmak üzere 100'e yakın ürün satılıyor. Taze taze fırından çıkan simitlerin alıp Bodrum sokaklarında dolaşmak da keyifli. Bizden söylemesi. GÖLKÖY'DE BAKLAVA YENİR! Baklava deyince büyük şehirlerde aklımıza bir çok yer gelir. Ancak Bodrum'da fırsatınız varsa en iyi baklavayı, Gölköy'de Yalçın Usta ve oğlu Cemal Usta'nın 17 yıldır işlettiği baklavacı dükkanında yiyebilirsiniz. Türkbükü'ne giden yol üzerinde bulunan baklava dükkanına bir de öğleden sonra gittiyseniz, fırından yeni çıkmış ev baklavası tarzında yapılan çıtır baklavaları, üzerine şerbeti daha yeni dökülürken seyredip alabilirsiniz. Cevizli yapılan baklavaların tadına doyum olmuyor. Yalçın Usta, baklavaların ününün Bodrum'u aştığını İstanbul'a baklava gönderdiklerini söylüyor. Bazı ünlü işadamlarının da, şoförlerine tepsi tepsi baklava aldırıp İstanbul ve Ankara'ya götürdüklerini keyifle anlatıyor. Bodrum'da yöresel olarak alacaklarınız arasında sadece bir iki tezgahta satılan süngerleri alma şansınız var. O da çarşıda rastlarsanız. Ancak aklınıza gelebilecek bütün ünlü giyim markaları artık Bodrum sokaklarında kurulan çarşılarda müşteri bekliyor. Yine de ilginç şeyler alabilirsiniz. Bunların arasında yerel olmasa da deniz kabukları satan seyyar tezgahlar var. Uzakdoğu'dan getirilen deniz kabuklarının gerçekten hemen her çeşidini Bodrum sokaklarında bulmak mümkün. Yöresel tadlara meraklıysanız Bodrum'da ve Milas'ta kurulan yerel pazarları da kaçırmayın deriz. Dalından yeni koparılmış sebze ve meyveler sizi bekliyor. Yine çarşı içinde ilginç taşlar ve nazar boncukları, özel olarak süslenmiş duvar tabakları gibi hediyelik eşyalara da rastlanıyor. Bodrum'un çevresindeki koylarda beş yıldızlı tesislerden pansiyonlara kadar bir çok konaklama yeri mevcut. "Eh nihayet yokuşun tepesine gelmiştik. Yüreğim çarpıyor. Tepedeki bir dönemeci dönünce, şırrak, gurrr diye Arşipel'in koyu, çividimsi mavisi ölçülmez açıklıklara kadar yayılıverdi. Durduğum tepeden sonsuzluğu seyrediyormuş gibiyim." HALİKARNAS BALIKÇISI CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI Halikarnas Balıkçısı, sürgüne gittiği Bodrum'u ilk kez gördüğünde hissettiklerini kağıda işte böyle dökmüş. Bodrum gerçekten ilk kez gidenleri öyle bir büyülüyor ki, etkisi yıllarca sürüyor. Bir giden bir daha bir daha gidiyor. Her seferinde de bir başka güzelliğini, ilginçliğini keşfediyor. Bodrum akşamlarının tadına bakıp da sabahlara kadar dans edip yorulduysanız, gündüzleri yapacak tek şey kalıyor. O da uyuyup kendinize gelmek. Ancak eğer ben gezmeyi de seviyorum diyorsanız, o zaman size Bodrum yarımadasını gezin deriz. Gerçi Bodrum içinden de limandan tekne turlarına katılıp Karada, Akvaryum, Orak Adası gibi yerleri denizden dolaşmanız mümkün. Ama eğer özel aracınız varsa , yoksa da bu rotayı minübüslerle de yapabilirsiniz. Gezinize Torba'dan başlayın. Torba sahilinde denize ireceğiniz çok güzel sahil kuşağı var. Burada biraz mola verebilirsiniz. Sonraki durağınız ise Gölköy olabilir. Burada da Bodrum'un kargaşasını yaşamadan keyifle denize girip, köy içinde dolayibilirsiniz. Baklava yemeyi ihmal etmeyin... Sonraki durağınız Türkbükü. Burası gerçekten çok güzel bir tatil merkezi. Yakın zamana kadar sadece Mavi yolculuk teknelerinin uğradığı Türkbükü en az bozulan yörelerden biri. Sahilde kıyısı olmaması rağmen, denize yapılan tahta iskelelerde denize girip gezebsilirsiniz. Buranın ilginç tarafı sanatçıları ve ünlüleri bol bir yer olması. Her adımda ekranlarda gördüğünüz bir ünlüyü karşınızda görebilirsiniz. Fotoğraf çekmeyi sevenler için Türkbükü güzel enstantaneler sunuyor. YALIKAVAK Yolumuza devam edelim isterseniz. Yalıkavak bundan sonraki durağınız. Bunun için de önce Gölköy'e dönmeniz gerekiyor. Gölköy yanından Yalıkavak yoluna döndüğünüz zaman adı Fenerbahçe ile birlikte anılan Ali Şen'in dillere destan köşkünü görme şansınız var. Burası gerçekten onlarca dönüm arazi içinde yer alıyor. Sarı lacivert renkleriyle de herkesin dikkatini çekiyor. Yalıkavak'ta merkeze indiğiniz zaman görülecek yerlerin başında, bir zamanlar gerçekten kullanılan rüzgar değirmeni geliyor. Gerçi şimdi değirmen niteliği kalmamış ama yine de heybetli yapısı duruyor. Önünde çay içebilir, yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Limana doğru yapacağınız kısa yürüyüşle de akşam saatlerinde dolmaya başlayan birbirinden leziz balıkların tezgahlarda sıralandığı lokantaları görebilirsiniz. Özellikle akşam saatlerinde Yalıkavak'a yolunuz düşerse akşamın ilk ışıklarına koylara yaptıkları gezilerden dönen tekneleri keyifle izleyebilirsiniz Bodrum'da sabaha kadar süren eğlencelerden bir görüntü... GÜMÜŞLÜK Yalıkavak'tan Gümüşlük'e doğru sahilden yola devam ederseniz, Gümüşlük'e kısa süre sonra ulaşırsınız. Burası, güneşin batarken denizde gümüş rengi oluşturmasından ötürü bu isimle anılıyor. en büyük özelliği sit alanı olması nedeniyle, özellikle sahil ve liman kesimine çivi çakmak yasaklandığından, yıllar öncesinden yapılan evler ve tesisler yerinde duruyor. O nedenler artık unuttuğunuz, denize bir karış mesafede, her türlü deniz ürününü yiyip, tadına bakma şansınız var. Eğer vaktiniz varsa sığ olan denizden, taşların üstüne basarak Tavşan Adasına'da geçebilirsiniz. Burada 50-60 tane tavşan olduğu söyleniyor. Ve oradan da Gümüşlük'ün bir avuç limanını seyretmenin zevkini çıkarabilirsiniz. Gümüşlük'ün ardından artık dönüş vakti geldi derseniz Turgutreis'e girmeden Bodrum yoluna çıkın. Yol boyunca Bodrum'un limon ve portakal ağaçları arasında seyahat edin. Peksimet Köyü yakınlarına gelince de tepelede duran bir zamanlar aktif olarak kullanılan yeldeğirmenlerini de seyretmeden geçmeyin. Bodrum yolu boyunca begonviller sarılı evleri, her türlü çiçeği de görme şansınız var. FORTİSSİMO OTEL Tel : 0252 377 52 02 TÜRKBÜKÜ ANI PANSİYON Tel : 0252 377 50 81 TÜRKBÜKÜ TERAS RESTORAN İsmail Aydın Tel : 0252 394 30 83 Tel : 0542 513 79 25 GÜMÜŞLÜK KÖYÜ BAKLAVACI YALÇIN VE CEMAL USTA Tel : 0252 357 72 57 Tel : 0532 235 85 46 Cep :0532 761 16 77 GÖLKÖY

DALYAN




Yılın 365 gününü güneşli geçiren Dalyan, Marmaris ve Bodrum gibi turizm merkezlerine yakın. Sahile vuran dalgalarla çözülen iyot...Deniz kokulu ılık rüzgarın taşıdığı bol oksijenli hava...Tuz izlerine sıkça rastlanan tablo gibi kumsal. Mavi yengeçlerin yaşadığı İztuzu Gölü... Dünyaca ünlü İztuzu kumsalı ve hemen yanıbaşında bulunan yerleşim alanı Dalyan, buraya tatil için gidenlere emsalsiz güzellikte doğayı cömertçe sunuyor. Denize girmenin, yürüyüşün, sporun en güzel yapıldığı, saatlerce dalgaların sesini dinlebileceğiniz İztuzu kumsalı, görenlerini kendisine hayran bırakıyor. Akdeniz ve Ege'nin sınırında yer alan Dalyan, Köyceğiz Gölü'yle Akdeniz'in birleşme noktasını oluşturuyor. Caretta Caretta tipi kaplumbağaların ziyaret ettiği eşsiz kumsalı, temiz denizi, labirent benzeri kanalları, Kaunos Antik kenti, leziz su ürünleri, dünyanın en değerli mavi yengeci, kaplıca ve çamur banyolarıyla şifa dağıtan Dalyan... İstanbul, Ankara, İzmir hiç farketmez, yola özel aracınızla çıkıyorsanız, önce İzmir'e ulaşmalısınız. İzmir - Muğla karayolunu kullanarak isteyenler yeni yapılan otoyolu da kullanabilirler. Gerçi şimdilik Selçuk'a kadar gidiyor ama olsun. Yine de sizi bir kaç saatliğine de olsa yoğun kamyon ve otobüs trafiğinden kurtarıyor. Yolunuz daha sonra Aydın'a ulaşıyor. Sonra Muğla, çevre yoluyla Sakar Geçidi ve Gökova sahilinden Fethiye yönüne devam edebilirsiniz. Köyceğiz'i dış taraftan geçtikten sonra Ortaca üzerinden 12 kilometre süren yolculukla Dalyan'a gidebilirsiniz. Postane önünden kalkan minübüslerin de kullandığı 6 kilometrelik asfalt yol ile Gökbel köyü üzerinden İztuzu kumsalına kara yoluyla gelebilirsiniz. Aynı kumsala Dalyan'dan kalkan teknelerle ulaşmak da mümkün. UÇAK İLE En kısa yol 27 kilometre uzaklıktaki Dalaman Havalimanı'na uçakla gitmek. En çabuk ulaşım için havayolunu seçenler, Dalaman Havalimanı'na inip yolu taksi veya minübüs ile tamamlayabilirler. OTOBÜS İLE Otobüs yolculuğunu tercih ederseniz, İstanbul'dan Kamil Koç şirketinin düzenli seferleri ile ulaşabilirsiniz. Köyceğiz - Fethiye yönüne çalışan otobüsler ise bir başka alternatif. Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan 7 mil uzunluğundaki sazlarla kaplı kanallarda gezinti yapmak, size büyükşehirlerin yorgunluğunu unutturacak güzellikte... Dalyan'da, Marmaris veya Sarıgerme'de olduğu gibi, tatil köyleri ve beş yıldızlı ultra oteller yok. Ancak konforlu, her türlü ihtiyaca cevap veren, klimalı tesislerin yatak kapasiteleri ve pansiyonlar oldukça fazla... İztuzu kumsalı caretta caretta cinsi kaplumbağaların yumurta bıraktıkları yer olduğu için, burada gece kalma şansınız yok. Çünkü burada denize girmek için sadece 08.00 - 14.00 satleri arasında kalabiliyorsunuz. Gece kalmak yasaklanmış. Bu bölgede Doğal Hayatı Koruma Derneği üyeleri ve bekçiler görev yapıyor. Bölge çevrecilerin sıkı kontrolünde. Aman yanlış bir şey yapmayın. Kaplumbağalara da sahip çıkın. Dalyan'da her bütçeye uygun bir çok motel ve pansiyon var. Bunlardan biri de "Palm Garden Oteli". OTEL PALM GARDEN Orhan Yılmaz'a ait 24 odalı bu aile işletmesi. Gürpınar Mahallesi'nde yer alıyor. Havuzu, restoranı, barı ve bahçesiyle hizmet veriyor. DİPDAĞ OTELİ Halil Dipdağ işletmesindeki tesis, 17 odalı, havuzlu, barlı ve kanala 50 metre mesafede. VİLLA DURAN Apart daireleri tercih eden çocuklu aileler için bir başka seçenek Villa Duran... Osman Duran'a ait, 4'er kişilik mutfak ve banyolu, 8 daireli tesis yılboyu açık. Yüzme havuzlu. Arzu edenlere yemek pişiriliyor. CARETTA CARETTA PANSİYON Dalyan'da kalabileceğiniz ilginç pansiyonlardan biri de burası. Özelliği İstanbul'dan, hızlı yaşam koşullarından kaçan basın yayın kökenli üç genç insanın işlettiği yer olması. Odalarıyla, yöresel tadları bulabileceğiniz sabah kahvaltılarıyla, müziğiyle güzel bir pansiyon. Tesisin bir de web sayfası var. Yemekten önce güzel ve ilginç bir öyküyle başlayalım. James Bond filmlerinin birinde Bond, şık ve güzel hanım arkadaşıyla lüks restorana gidip, şarap menüsünü inceler. Sonunda en pahalı siparişi verir. Sıra yemek seçimine gelmiştir. Bu defa yemek menüsünü uzun uzun inceler. Yine restoranın en pahalı yemeği olan, "Mavi Yengeç" ısmarlanır. Bu mavi yengeci, çocuklar bile oltalarıyla tutabilir Dalyan'da... İşte böylesine pahalı, lüks ve erişilmez olan mavi yengecin, restoranlarda da kömür ızgarası ve haşlaması yapılıyor. KEFAL BALIĞI Dalyan'da akla ilk gelen yiyeceklerin biri de etinde kesinlikle toprak kokusu bulunmayan kefal balığı. Aslına bakarsanız, bölgede 22 çeşit kefal balığı yakalandığı söyleniyor. Yapısı ve gözüne göre tanınan bu balığın en makbulü, "koca kafa" denilen Mavru Kefali... Dalyan'daki kefaller hem tatlı hem de tuzlu suda yaşadığı için, farklı lezzete sahip. Aynı şartlarda levrek, çipura ve yayın balığı da Dalyan Su Ürünleri Kooperatifi'nde bulunuyor. Köyceğiz Gölü, bir hafta denize , bir tersine akıyor. Balıklar yumurta bırakmaya Dalyan'a girip sığınıyor. Sonra da denize açılıp doğal yemle besleniyor. Fosfor zengini havyarı, mumlanıp tüketilirken, kefallerin kömürde ızgarası, tavası, buğulama ve plakisi yapılıyor. GEREN İztuzu Sülündür Gölü çevresinde toplanan deniz börülcesi (Geren) limon, zeytinyağı ve sarmısak sosuyla yenirken, ağızda lezzet kazanan bir meze çeşidi. Denizle kıyının birleşme noktasında yetişen ve bir tür yosun olan deniz börülcesi, hafif acımsı. Dalyan'da kanal boyunca su kenarına dizili ya da sokaklara taşan masalarıyla bir çok restoran bar var. Melody, Riveside ve Saray Begonvil, bunlardan bazıları. Taze portakal suyu satan ve tost yapan büfeler ya da jazz barda müzik dinlemek tercihi size kalmış. Çamur banyosu gezinizde, İrfan Tezbiner'in işletmesi olan kafede, paket sandviç çeşitleri ve porsiyon döner yiyebilir, doğal üzüm ve karpuz suyunu içebilirsiniz. ALIŞVERİŞ Dalyan'da müzikli barların ve cafelerin bulunduğu sokaklarda, turistik eşya dükkanları ile tezgahlara sıkça rastlanıyor. Bölgenin sembolü olan kaplumbağa maskot ve bibloların yanı sıra, Ortaca yöresinde, "döven" adlı tezgahlarda pamuk ve yün ipliklerle dokunan "ehram" ve "Bürümcükler", farklı ipliklerle çalışılan "Dantel", "Boncuk oyası" gibi el işlemeleri sergileniyor. İsterseniz balık ürünlerini Dalyan Su Ürünleri Kooperatifi'nden ve balıkçılardan çipura, levrek, yılanbalığını alıp evinize götürübilirsiniz. Tabii ki aracınızda soğutma sistemi varsa. Ancak özellikle mumlanmış balık havyarı ve narenciye balı almayı unutmayınız. Cumartesi günleri kurulan pazarda bir tür sarmaşık olan Silcan otlarını ve deniz börülcesi Geren'i bulabilirsiniz... Dalyan, Muğla'nın Ortaca ilçesine 12 kilometre uzaklıkta Marmaris, Bodrum, Fethiye gibi önemil turizm merkezlerine yakın, zengin aktivitelere sahip doğa cenneti tatil beldesi. Dalyan'da yılın 300 günü güneşli geçiyor. ! Nisan'da açılan turizm sezonu yıl sonuna kadar sürüyor. Bölgeye gelen turistlerin en büyük eğlencesi, uzunluğu yedi mili bulan labirent görünüşlü kanallar arasında günlük gezi turlarına katılmak. Dalyan sahilinden kalkan Taşıcılar Kooperatifi'ne bağlı teknelerle turlara katılanlar, günlük ücretler ödüyorlar. Turlara öğle yemeği dahil olursa fiyatı biraz daha artıyor. Yoğunluk farkı, periyodik akış yönü ve doğa yapısı itibarıyle iki karış suda bazen müthiş dalgalara şahit olunabiliyor. Çeşitli etkenlerle sığ olan kıyı şeridinin kum yapısı, her yıl değişik şekiller alıyor.Akşam güneşinde kumu süpüren rüzgarda kum dalgaları ve tepecikleri, doyumsuz güzellikler sunuyor. Koruma altında bulunan kanallar ve kumsallarda kaplumbağalar 15 Mayıs - 15 ekim arasında yumurta bırakıyor. 55 günde yumurtadan çıkıp denize kavuşan bebek kaplumbağalar, Dalyan halkı ve çevre örgütlerince titizlikle korunuyor. Dalyan'da teknelerin hepsinin altı Venedik'teki gondollar gibi, yani salma yok. Labirent sazlıklara ve sığ kanallara bu yüzden girilemiyor. İnsan Dalyan kanallarında yol alan tekne kaptanlarının göğüslerinde, bölgenin sembolü olmuş Caretta Caretta kaplumbağalarının amblemi basılı tişörteri ve başlarında hasır şapkaları görmek istiyor. Dalyan'ın akdeniz'le buluşma yerinde de bir de ada bulunuyor. İsmini ortasında bulunan delikten almış olmalı ki, "Delikli Ada" olarak anılıyor. Üzerinde deniz fenerleri olan adanın koylarında ise, kanal'a giremeyen yatlar demirliyor. Ada, Dalyan'a dalgakıran, bekçilik, gözcülük görevleri yapıyor. Kanallardaki geziniz boyunca, bacaklarını tekneden sarkıtan çocuk ruhlu turistleri, mutluluktan birbirine sarılan çiftler, kaya mezarlarını, tekneye yatarak doya doya sazlıkları seyredenleri, kendisini fotoğrafa ve kameraya kaptıranları ve tüm bu güzelliklerde başını öne eğip inatla kitap okuyan motor yolcularını göreceksiniz. Ancak hepsinin yüzünde dinlenmiş bir ifade ve gülümseme hakim olduğunu da unutmadan ekleyelim. Dalyan turlarında mutlaka uğramanız gereken duraklardan biri de "Çamur Banyosu". Geçmişte 40 kaynak varken, zaman içinde birçoğu kaybolmuş. Günümüze 4 aktif kaynak gelebilmiş. "Gelgirme", "Ali Rıza Çavuş Girmesi", "Delibey Girmesi", ve "Sultaniye Kaplıcaları" özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğruyor. Çamur havuzlarından alınarak vücudun her yerine sürülen çamurun bilimsel açıdan hiçbir faydası yok. Ancak cilde sürülen çamurun fiziksel değişiklik ve animasyon yarattığı söyleniyor. Birbirlerinin çamurlu halini gören turistler, şakalaşıyor ve bol bol fotoğraf çektiriyor. Bölge de bu sayede eğlenceli bir aktivite kazanmış oluyor. Coğrafi ismi Ali Rıza Çavuş olan havuz, 38 - 39 derece sıcaklıkta, saniyede 12 litrelik sirkülasyonu olan bir sülfür kaplıcası, yani kükürtlü kaplıca. Romatizma siyatik, kireçlenme gibi rahatsızlıklara iyi geldiği söylenen kaplıcaya,40-45 dakika olmak üzere, günde üç kür olarak giriliyor. Bu bir hafta sürüyor. Dalyan çamur banyosu için İrfan Tezbiner'le bağlantı kurmak gerekiyor.(Telefon numarası, telefon sayfasında bulabilirsiniz) Bu arada ünlü antik kent Kaunos ziyaret etmeyi unutmayın. Roma tiyatrosu, hamam, tapınak, su sarnıcı ve diğer kalıntılar sizi yıllar öncesine götürecek kadar gizemli. ARETTA CARETTA PANSİYON Tel : 0252 284 23 01 Fax : 0252 284 23 43 PALM GARDEN OTELİ Tel : 0252 2843398 Fax : 0252 284 34 48 VİLLA DURAN Osman Duran Tel : 0252 288 41 09 Tel : 0252 284 34 16 NİL PANSİYON Tel : 0252 284 23 83 DENİZ YILDIZI RESTORAN Tel : 0252 284 41 82 KÖŞEM RESTORAN Tel : 0252 284 22 22 ADANA RESTORAN Tel : 0252 284 32 38 DİPDAĞ OTELİ HALİL DİPDAĞ Tel : 0252 288 45 72 Fax : 0252 284 25 26 ÇAMUR BANYOSU İRFAN TEZBİNER Tel : 0252 284 20 35

EKİNCİK



Tepeleri çam ağaçları ile kaplı lacivert renkli koy... Denizin dibi de sahil şeridi de iri taneli kum... Kimselerin olmadığı sahilde tek başınıza kitap okuma şansı... Yürüyüş, su sporları, zıpkınla balık avcılığı yapma imkanı. Hepsi, birarada, Ekincik'te sizleri bekliyor. Ekincik, tertemiz denizi, yemyeşil doğası, Marmaris - Dalyan - Köyceğiz gibi turizm merkezlerine yakınlığı. Ulaşım kolaylığı ile sakin tatil geçirmek isteyenlerin cenneti. Bir başka deyişle, Ekincik sahili, kontak kapatılan bir koy... Tatil için buraya gittiğinizde bütün isteklerinize cevap verecek güzellikleri birarada bulma şansınız var. En önemlisi de büyük şehirlerde artık unuttuğumuz, mavi, masmavi değil, lacivert denizi bulma şansınızın olması. Çekinmeyin. Kendinize bir kıyak yapın. Şu güzel günlerde buraların tadını çıkarın. Pişman olmayacaksınız. Ekincik Koyu'nun genel görüntüsü... İstanbul'dan yola çıkacaklar için, çeşitli alternatifler var. En kısa ulaşım, uçakla Dalaman havaalanına inip, Ekincik'e olan 60 kilometrelik mesafeyi taksi veya minübüsle tamamlayabilirsiniz... Otobüsle seyahat edenler, İstanbul-İzmir'den Fethiye otobüslerine binip, Köyceğiz'de inerlerse, Ekincik'e günde 14 sefer yapan minübüslerle 45 dakika süren yolculukla varabilirler. ÖZEL ARAÇ Özel aracı ile yola çıkanlar, Muğla'yı geçtikten sonra, Sakar Geçidi'ni inince, sahil yolunu takiben Köyceğiz yaklaşımında sağınızda Döğüşbelen Kavşağı çıkacak. Tabelaları takip edip köprüyü Köyceğiz Gölü'ne paralel ilerleyince hem manzarası, hem yol kalitesi ile farlı gölü bitirip, Ekincik Koyu'na ulaşabilirsiniz. Denizden tekne ile gelmek isteyenler koyda 10 metreye demir atabilir veya muhtarlık önündeki sahile yanaşarak marina hizmetlerinden faydalanabilirler. İskelede pazar günleri teknelerin yakıt ihtiyacını karşılayan bir de tanker bulunuyor.Daha çok ve daha çabuk ulaşımı sağlayacak ve turist sayısını artıracak olan Marmaris, Aksaz, Dalyan yolunun hizmete girmesiyle, bölgenin turizm alanında önemi daha da artacak ve Marmaris - Dalyan arası 20 dakikaya inecek. Ekincik Oteli, estetik mimari yapısı, denize yakınlığı, dinlendirici bölümleriyle koyun ortasında yer alıyor. Ekincik Koyu sahilinde yer alan Ekincik Oteli, 27 odalı. Muğla, Ula tipi mimarisi ile örnek oluşturup ilgi çeken otel, estetik mimarisi, temizliği ve rahatlığı ile tercih ediliyor. Birkaç adımla denize ulaşılabilen tesisin önünde alabildiğine uzanan kumsal yürüyüş imkanı da tanıyor. Restoran, disko, bar, bahçe, binbir çeşit çiçekler arasında dinlenebileceğiniz bölümler yer alıyor. 70 yataklı tesiste, voleybol, masa tenisi ve su sporları yapabilirsiniz. Ekinci Koyu gerisinde, yer alan yerleşimde. bazı ev pansiyonları hizmete girerken, My Marina'da yat yolcularının dinlenmeleri izin sınırlı oda, sayılı konaklama imkanı bulunuyor. Ekincik Koyu'na tepeden bakan yamaç üzerinde, Akdeniz Otel , Ekincik ve Saray gibi pansiyonlar da bulunuyor. Ekincik'te deniz kenarında bulunan diğer tesis, "Anatolia Kamp". Çadır ve karavan sahası olarak hizmet veren tesisde, kampçıların tüm ihtiyaçlarının yanısıra, çeşitli spor aktivitelerine de imkan var. Ekincik koyunda, Likya, Remo, Ekincik Otel restoranı ve My Marina olmak üzere dört restoran bulunuyor. Ekincik'e piknik amaçlı gelenler ise, iskele yanında bulunan Necati Keser'in mini marketi, günübirlik tekne turlarına çıkacakların ve yatların alışveriş edebileceği büfe yine iskelede yer alıyor. Ekincik köy muhtarlığının yeni yapılan ofisi yanında has zeytinyağı ve çam balı alabilirsiniz. Ekincik Oteli'ni tercih edenler, soğuk- sıcak yemek ve ızgara çeşitlerinin yanısıra, mevsiminde Günnük ormanlarında yetişen ve sarmaşık türünün filizleriyle yapılan "Sılcan Yoğurtlaması"nın tadına bakalabilirler. Aynı meze, kese yoğurdu ve kırmızı biberle de, taze börülce ile de yapılabiliyor. Böylesine birbirinden leziz balıkları bir arada başka bir yerde görmeniz mümkün değil. Patlıcan biber, soğan karışımlı "Patlıcan közleme" ise, damakta tad bırakan bir başka lezzet. MY MARİNA RESTORAN Ünü yurt dışına taşmış ve deniz ürünleri üzerine çalışıyor. Yat yolcu gruplarının tercihi günlük getirilen derin su balıklarından orfoz, lağos, akya gibi çeşitler, Kefal, palamut, karagöz, sinarit, sokkan gibi balıkları da bu tercihlerin arasında saymak mümkün.Karidesler ise Gökova'dan getiriliyor. 25 yıllık aşçı Nuri Ataş'ın hazırladığı zeytinyağı, limon, sarmısak, fesleğen sosu ile aromatik bir tada kavuşan deniz ürünleri içinde vantuzları ile kendi suyunda haşlanan ahtapot salatası, sübye salatası, italyanların çok sevdiği ahtapot tava, ızgara gibi çeşitlerin porsiyonları, herkesi doyuracak büyüklükte. 200 kişilik restoran, yemekleri ve manzarası ile olduğu kadar, deneyimli personeli ve ilginç dekoru ile ilgi çekiyor. Güvenliği ise, eğitilmiş kangal köpekleri sağlıyor. Ekincik ve çevresinde hemen herkes pazartesi günleri kurulan Köyceğiz pazarına gidiyor. Yöresel otların ve taze ürünlerin bol ve ucuz olduğu pazarda buranın spesiyali "Geren Otu" da bulunuyor. Haşlanıp kabukları soyulduktan sonra, limon, zeytinyağı ve sarmısak sosu ile meze olarak yenen bu ottan başka, mevsiminde ağaçlara sarılarak yetişen ve bir sarmısak türü olan "Sılcan" da ilgi gören yiyecekler arasında yer alıyor. Ekincik iskele meydanı yamaçlarındaki piknik alanları özellikler pazar günleri dolup taşarken, hem yöre halkı hem de turistler ihtiyaçlarını muhtarlık önündeki market, büfe ve köy bakkalllarından karşılıyor. Bölge mahsulü zeytinyağı, kekik suyu ve çam balı da satın alabileceğiniz ürünler arasında. Ekincik sahilinde, yürüyüşün keyfine doyum olmuyor. Marmaris ve Dalyan arasında gizli bir koy olarak bilinen Ekincik, aslında yeryüzü cenneti niteliklerine sahip. Bu küçük cenneti bulabilmeniz için tek ipucu, birkaç mahalleden oluşan ve haritada, "Kürkçüler Köyü" olarak geçen yerleşim merkezi. Yıl boyunca binlerce turistin ziyaret ettiği, sezonu kapanmayan Marmaris'ten kaçanların huzur sığınağı Ekincik'te tatil yapmanın keyfi doyumsuz. Burada tatil yaparken, dikkatli olun. Çünkü her an karşınıza bir ünlü çıkabilir. En son Hollywood'un ünlülerinden Dustin Hoffman ve ünlü şarkıcı Sting buranın konukları arasındaydı. Bugüne kadar da Prenses Caroline, Prenses Margareth, gibi bir çok ünlü isim, her fırsatta buraya gelip, doğanın tadını çıkarıyor. Dustin Hoffman, Ekincik sahilinde herkesin saygınlığını kazandı. Teknelerden kıyıya ayak basanlarla aynı restoranlarda yemek yiyip, aynı sularda su kayağı ve sörf yapıp, birlikte yüzebilirsiniz. Fransız tatil köyü zincirlerinden Club Med'in dünyaca ünlü beş direkli rüya gemisi, "Med 1", 15 günde bir getirdiği yolcularına Ekincik Koyu'nda deniz banyosu ve su aktivitelerine katılma olanağı sağlıyor. Gün boyunca çam ağaçlarının denizle öpüştüğü lacivert sularda yüzen gemi yolcuları, güneşi burada batırıp geç saatlerde yelken açarak, buradan ayrılıyorlar. Club Med'in dünyanın en ünlü beş direkli rüya yelkenlisi...Kim olmak istemez ki içinde! Ege ile Akdeniz'in sınırı belirleyen Ekincik, doğanın gerçekten cömert davrandığı bir tatil yöresi. Ekincik'e karayoluyla gitmek isteyenler, Köyceğiz üzerinden gidilen ve zengin doğa manzarası nedeniyle zevkli geçen bir yolculuk yapıyor. Kıyısı kum plajıyla çevrili Ekincik koyunun yamaçlarını çam ormanları süslüyor. Lacivert renkli denizde gün batımında tarifsiz bir renk cümbüşü yaşanırken, köy özellikle dolunayda bambaşka bir havaya bürünüyor. Eski adı Kürkçüler olan Ekincik'te ilk zamanlar hayvancılık, zeytincilik ve arıcılıkta uğraşan yerli halk, son yıllarda yalnızca turizmle ilgilenmeye başlamış. Köyceğiz- Marmaris - Dalyan üçgeni içinde yer aldığı için hızla gelişen Ekincik'te, tatil köyü ve tesislerinin yapımı sürüyor. Ekincik sahilindeki dolmuş tekneleri... EKİNCİK'TE NELER YAPABİLİRSİNİZ? Ekincik'e birkaz mil uzaklıkta "Karaçay Koyu" ve tekne ile 20 dakikada ulaşılan "Semisçe Koyu", teknecilerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. Karayolu olmayan bu koylara tekneler kıçtan bağlanıp, geceleme yapıyor. Eğer tekneniz yoksa, ama yine de koyda doğayla başbaşa kalmak istiyorsanız, Ekincik'ten binebileceğiniz tekneler sizi sabah bırakıp, akşam alıyor. Ekincik Turizm Geliştirme Kooperatifi'ne bağlı bağlama teknelerle düzenlenen turlarda, şifalı kaplıcalar Sultaniye, Delibey, Gelgirme, Alirıza Çavuş girmesi çamur banyoları geziliyor. Girişi ücretli olan ören yerindeki kaleye çıkanlar, Dalyan yerleşim alanını,sazlık kanalları, tiyatro, eski liman, sütunlu yol, Bizans Bazilikası, hamam gibi bir çok tarihi eseri, tepeden kuşbaşıkı seyretme imkanı buluyor. Gerek yat yolcuları gerekse yerli yabancı turistler, çevredeki bakir koylara, Dalyan İztuzu kumsalına ve Kaunos'a bu tekneler götürüyor. "Küçük Tur" adı verilen bu geziler, Socaksu - Dalyan - Çamur Banyosu turu ile bütün bir gün sürüyor. (Bu turu karadan aracınızla da yapabilirsiniz). Nisandan başlayıp kasım ayı sonuna kadar yatların uğrak yeri olan sakin, sessiz Ekincik koyunda, deniz dibi ve sahil bandı iri taneli kumlarla kaplı.Sabah saatlerinde çok net olan, akşama doğru da meltem rüzgarları etkisine giren koy, her yerden denize girme imkanı tanıyor. Sahilden denize girenler için 15 metre sonunda su seviyesi boyu buluyor. Teknelerin bulunduğu limana girişte otopark için ücret ödeniyor. Çevre konusunda çok duyarlı olan köy halkı, muhtarın önderliğinde, kirlilikle ilgili tüm ihbarları değerlendiriyor ve tekneleri kontrol ediyor. Ekincik sakin, sessiz bir ortamda kafa dinlemek isteyenlere, beklediklerinden fazlasını sunuyor. Bölgeye giderken, eğer meraklıysanız, fotoğraf makinenizi, okumayı seviyorsanız kitabınızı yanınıza almayı unutmayın. Ekincik koyunda birbirinden ilginç tekneler ve lacivert deniz... Muğla'nın en yüksek tepesine sahip olan Sandras dağları eteğinden dönüp, Köyceğiz Gölü paralelinde yol alırken, Ölemez dağlarının göl yüzeyine vuran doyumsuz manzarasını seyrederek ulaştığınız Ekincik Koyu, alabildiğine uzanan kumsalı, yemyeşil bitki örtüsü ile sakin tatil arayanların huzur sığınağı. Ekincik sahili bir başka deyişle "kontak kapatılan koy". Bu da ne demek derseniz. Anlamı şu... Sağında ve solunda karayolu yok. Bu yüzden trafik, araç yoğunluğu, gürültü gibi problemler yaşanmıyor. Aşırı betonlaşma ve kalabalığa ise hiç rastlanmıyor. Burada gün geçtikçe, hepsi birbirine benzeyen turistik merkezler gibi sahil dolgu çalışmalarının üzerine kurulmuş piyasa caddesi, sahil bandı satıcıları, kuyumcular, barlar sokağı, diskotek falan yok. PEKİ NE VAR! Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kendi isteği doğrultusunda yapılmış müthiş keyifli bir yol, Köyceğiz çıkışında başlayıp, köy girişinde bitiyor. Bakir alanda sahil sadece güneşlenip denize girmek için bırakılmış. Koyun sağında iskele, muhtarlık ve çevre koylara, özelikle Dalyan'a gitmek için kiralanan şahıs malı bağlama tekneler bulunuyor. Koyun ortasında birkaç turistik tesis, solunda ise otoların altlarını vurabilecekleri kadar bozuk yolu olan My Marina var. EKİNCİK OTELİ Emrah Şatır Tel : 0252 266 02 03 Tel : 0252 266 02 04 Faks : 0266 02 05 İRTİBAT BÜROSU: GÜREM TİC. AŞ. Marmaris Tel : 0252 413 33 35 AKDENİZ HOTEL Tel : 0252 266 02 55 ANADOLİA KAMP Tel : 0252 262 44 54 MY MARİNA RESTORAN Tel : 0252 262 10 49 Tel : 0252 262 44 77 Eşen Çayı'ndan kanoyla geçiş... Son yılların en gözde aktivitelerinden biri, Eşen Çayı üzerinde yapılan kano gezileri... Saklıkent Kanyonu'ndan doğan ve bir kolu Kınık'tan geçen Eşen Çayı'nı, tıpkı kızılderililerinki gibi dizayn edilmiş kanolarla gezmeye gidiyoruz... Çamur banyosunun keyfine doyulmaz... Nehir altınızda bütün hırçınlığıyla akıp getiriyor. O anda yapacağınız en iyi hatta tek iş, bindiğiniz teknenin burnunu dik tutmak ve devrilmemeye çalışmak. Tabii etraftaki kayalıklardan da mümkün dolduğunca uzak durmak. Son yıllarda artan alternatif turizm türlerinden biri de rafting. Özellikle güney sahilleri, yıl boyunca rafting meraklılarıyla dolup taşıyor. Dağlardan doğan ve küçük akarsularla beslenen nehirlerin çoğu rafting için uygun. İşte bunlardan biri de Eşen Çayı. Uçak yolculuğunu seçenler için bölgenin Dalaman havalimanı'na uzaklığı, 110 kilometre. 'Karayolunu tercih ederseniz, Fethiye - Kaş karayolu üzerinde bulunan kınık, Xantos antik kenti ve kano geçişinin yapıldığı Eşen Çayı'na en yakın yerleşim, 10 dakika uzaklıkta bulunan Patara(Gelemiş köyü). Kano geçişine katılacak yolcular, Patara'dan kano geçişinin başlayacağı Kınık köprüsünün altına getiriliyorlar. Kanoya binmek istemeyenler, Eşen Çayı'na paralel saldaki yoldan devam ederek, kanocuları karadan izleyebiliyorlar. Ancak zaman zaman çaydan uzaklaşan toprak ve oldukça tozlu bu yolu, çayın sahilinden kum çeken kamyonlar kullanıyor. Cuma günü şehirlerarası yolun her iki yakasında kurulan Kınık pazarı nedeniyle, araç zürücüleri yavaş ve dikkatli seyrediyorlar. Kınık'tan dağ tarafına 500 metre giden asfalta yol, sizi Xantos antik kentine çıkarıyor. Her yaştan insan kanoyla geçiş yapabilir. Bölgeye en yakın yerleşim alanları olan Patara ve Kalkan, konaklama açısından bir çok alternatif sunuyor. Patara'nın Gelemiş Köyü'nde çok sayıda ve ekonomik fiyatlı konaklama tesisleri var. Pansiyonculuğun geliştiği köy girişinde yer alan Rüya Aile Pansiyonu kış mevsiminde de açık. Güneş enerjisi sıcak sulu, banyolu, 11 oda, 27 yatağı bahçesi ve otoparkı ile hizmet veriyor. Rezervasyon için Abdullah ve Hülya Diker'e başvurulabilirsiniz. Otel Beyhan , Sisyphos , Assos , Xanthos , Likya , Merhaba , Sema, Delfin , Rose , Akay , Paradise , Flower , Patara Gate ve Otel Dardanos ise diğer konaklama tesisleri. Yörede tatil köyü ve beş yıldızlı otel olmasa da, otel ve pansiyonların bir çoğu yüzme havuzu, restoran-bar gibi ünitelere sahip. Kanoya binme hazırlıkları... Kano gezisine katılanlara, öğle yemeği molasında barbeküde tavuk, et veya balık, salata, meyve, alkolsüz meşrubat menülü yemek sunuluyor. İlk durak olan çamur banyosundaki molada acenta tarafından buzlu meşrubat ikram ediliyor. Cuma günü kurulan Kınık pazarında taze meyve ve sebze bulabilirsiniz. Konaklama için Patara'yı seçenler, Gelemiş köyü meydanında bulunan sıcak, samimi ve nezih ortama sahip Sultan Pizza'da deniz ürünlü pizza ve güveç çeşitlerini, pastane bölümünde günlük yapılan sütlü ve hamurişi tatlılar yiyebilirler. Restoranın yanındaki Vitamin Bar'da ise deneyimli barmenlerin ilginç şovunu izleyip, kokteylleri tadabilirler. Kınık Pazarı... Eşen Çayı'na gittiğiniz zaman alışveriş için en önemli alternatifiniz, cuma günü şehirlerarası yolun her iki yakasında kurulan Kınık pazarı. Bu pazarda mevsimine göre en taze sebze ve meyveleri bulabilirsiniz. Ayrıca köylülerin yaptığı el işi ürünler de pazarda satılıyor. Saklokent kanyonundan doğan ve bir kolu Kınık'tan geçen Eşen Çayı'nda, macera gün boyunca bir çok aktivite ve heyecanla sürüp gidiyor. Bu maceraya katılan yerli yabancı turistler, gün boyu eğlenme olanağı buluyorlar. Kınık'tan köprü altından başlayıp Çayağzı'na kadar süren 16 km'lik Eşen Çayı'nda, yaklaşık 4 saat su üstünde kalınıyor. Sabah 11.00'de başlayan kano yolculuğu, çeşitli molalarla 17.30'a kadar sürüyor Kanada tipi polyester kanolar, genelde iki kişilik. Aileler bazen çocuklarını da yanlarına alabiliyorlar. Bir kanonun ağırlığı 60 kilo. Ancak bu kanolar yaklaşık 200 kilo taşıma kapasitesine sahipler. Buldugu sürati sürekli kılacak ve dönüşü kolay olan bu kanolar, aynı Kızılderililer'in kullandığı biçimde dizayne edilmiş. Tur acentası, sigorta yaptığı konuklarına can yeleği, bot, kürek, yiyecek, içecek, ulaşım ve rehberlik hizmeti veriyor. Kano geçişi sırasında ekibin arasında mutlaka 3 - 4 rehber bulunuyor ve güç durumlarda konukların yardımına koşuyor. Mart ayı sonunda başlayan geçişler, kasım ayı başına kadar sürüyor. Bu arada rehberler, mehtaplı gecelerde kano geçişi yapıp, kendi aralarında aktivite yaşıyorlar. Kano geçişine katılacak grup, sabah saat 10.30'da Gelemiş Köyü Dardanos Seyahat Acentası önünde toplanıyor ve minübüslerle Eşen Çayı kıyısına geliyor. Acenta yöneticisi Mete Albayrak, grubun lisanına göre, kano geçişinin nasıl yapılacağını, nelerin görüleceğini, küreklerin nasıl kullanılacağını, düz pedal, ters pedal hareketlerini, dönüşleri, şelale geçişlerini nasıl yapacaklarını, özetle bütün bunların püf noktalarını öğretiyor. Sabırsızlıkla kanolarına binenler, belli aralıklarla kendilerini nehirin akışına kaptırıyorlar. Ve ilk şelale noktasına geliniyor. Daha önceden şelale dönüşüne yerleşen rehberler, acemi kanoculara burada yardım ediyor. Eşen Çayı'nın zaman zaman yavaş, zaman zaman da deli gibi aktığı yerleri, akıntının karşı kıyıya çarpıp geri geldiği bölgeyi ve şelale noktalarını başarıyla geçen kanocular, ilk mola yerlerine varıyorlar.Burası çıkıştan yarım saat sonra ulaşılan Çamur Banyosu... Mineral miktarının yoğun olduğu toprak killi. Fakat kükürt barındırmadığı için, kokusuz. Çamur havuzları, 50 - 60 cm derinlikte küçük gölcüklerden oluşuyor. Önceleri vücuda krem gibi itinayla sürülen çamurlar, yarım saatlik mola sırasındaki debelenmeden sonra, tam bir çamur banyosuna dönüşüyor. Tepeden tırnağa çamura bulunan , minicik göle çivileme, balıklama atlayan ve tanınmaz hale gelen turistler, bu halde fotoğraflarını çektirdikten sonra, bu kez de 16 derecedeki temiz dağ suyuna sahip Eşen Çayı'na dalarak çamurlarından arınıyor. ikram edilen soğuk meşrubatlarını içerek yollarına devam ediyorlar. Çayın iki yakasında yer alan okalüptus ağaçları, zakkumlar, sazlıklar ve dönüşler geçilince kıvrım kıvrım uzanan çayda, yani çıkıştan 6,5 km uzaklıkta yemek molası veriliyor.İştahla yenen ızgaralardan sonra bu macera, akşamüstü Çayağazı mevkiiinde kano geçişiyle son buluyor. Kano geçişine katılmak için, Dardanos Seyahat Acentası'na, kişi başına 35 DM karşılığı Türk parası ödeniyor. Raftinge katılanların yanlarında mayo, şort, suya dayanaklı ayakkabı ve tişort getirmeleri gerekiyor. Kınık'a gelen turistlerin uğrak yerlerinden biri de Xanthos Antik kenti. Eğer burayı gezmeye karar verdiyseniz, günbatımını izlemeyi ve bu sırada siluetleşen harabeleri fotoğraflamayı sakın unutmayın. Likya'nın en önemli kentlerinden biri olan Xanthos, Helence'de "Sarı "anlamına geliyor. TELEFONLAR DARDANOS SEYAHAT ACENTASI Tel : 0242 843 51 51 Faks : 0242 843 51 10 RÜYA AİLE PANSİYONU Abdullah - Hülya Diker Tel : 0242 843 50 73

EŞEN ÇAYI



Eşen Çayı'ndan kanoyla geçiş... Son yılların en gözde aktivitelerinden biri, Eşen Çayı üzerinde yapılan kano gezileri... Saklıkent Kanyonu'ndan doğan ve bir kolu Kınık'tan geçen Eşen Çayı'nı, tıpkı kızılderililerinki gibi dizayn edilmiş kanolarla gezmeye gidiyoruz... Çamur banyosunun keyfine doyulmaz... Nehir altınızda bütün hırçınlığıyla akıp getiriyor. O anda yapacağınız en iyi hatta tek iş, bindiğiniz teknenin burnunu dik tutmak ve devrilmemeye çalışmak. Tabii etraftaki kayalıklardan da mümkün dolduğunca uzak durmak. Son yıllarda artan alternatif turizm türlerinden biri de rafting. Özellikle güney sahilleri, yıl boyunca rafting meraklılarıyla dolup taşıyor. Dağlardan doğan ve küçük akarsularla beslenen nehirlerin çoğu rafting için uygun. İşte bunlardan biri de Eşen Çayı. Uçak yolculuğunu seçenler için bölgenin Dalaman havalimanı'na uzaklığı, 110 kilometre. 'Karayolunu tercih ederseniz, Fethiye - Kaş karayolu üzerinde bulunan kınık, Xantos antik kenti ve kano geçişinin yapıldığı Eşen Çayı'na en yakın yerleşim, 10 dakika uzaklıkta bulunan Patara(Gelemiş köyü). Kano geçişine katılacak yolcular, Patara'dan kano geçişinin başlayacağı Kınık köprüsünün altına getiriliyorlar. Kanoya binmek istemeyenler, Eşen Çayı'na paralel saldaki yoldan devam ederek, kanocuları karadan izleyebiliyorlar. Ancak zaman zaman çaydan uzaklaşan toprak ve oldukça tozlu bu yolu, çayın sahilinden kum çeken kamyonlar kullanıyor. Cuma günü şehirlerarası yolun her iki yakasında kurulan Kınık pazarı nedeniyle, araç zürücüleri yavaş ve dikkatli seyrediyorlar. Kınık'tan dağ tarafına 500 metre giden asfalta yol, sizi Xantos antik kentine çıkarıyor. Her yaştan insan kanoyla geçiş yapabilir. Bölgeye en yakın yerleşim alanları olan Patara ve Kalkan, konaklama açısından bir çok alternatif sunuyor. Patara'nın Gelemiş Köyü'nde çok sayıda ve ekonomik fiyatlı konaklama tesisleri var. Pansiyonculuğun geliştiği köy girişinde yer alan Rüya Aile Pansiyonu kış mevsiminde de açık. Güneş enerjisi sıcak sulu, banyolu, 11 oda, 27 yatağı bahçesi ve otoparkı ile hizmet veriyor. Rezervasyon için Abdullah ve Hülya Diker'e başvurulabilirsiniz. Otel Beyhan , Sisyphos , Assos , Xanthos , Likya , Merhaba , Sema, Delfin , Rose , Akay , Paradise , Flower , Patara Gate ve Otel Dardanos ise diğer konaklama tesisleri. Yörede tatil köyü ve beş yıldızlı otel olmasa da, otel ve pansiyonların bir çoğu yüzme havuzu, restoran-bar gibi ünitelere sahip. Kanoya binme hazırlıkları... Kano gezisine katılanlara, öğle yemeği molasında barbeküde tavuk, et veya balık, salata, meyve, alkolsüz meşrubat menülü yemek sunuluyor. İlk durak olan çamur banyosundaki molada acenta tarafından buzlu meşrubat ikram ediliyor. Cuma günü kurulan Kınık pazarında taze meyve ve sebze bulabilirsiniz. Konaklama için Patara'yı seçenler, Gelemiş köyü meydanında bulunan sıcak, samimi ve nezih ortama sahip Sultan Pizza'da deniz ürünlü pizza ve güveç çeşitlerini, pastane bölümünde günlük yapılan sütlü ve hamurişi tatlılar yiyebilirler. Restoranın yanındaki Vitamin Bar'da ise deneyimli barmenlerin ilginç şovunu izleyip, kokteylleri tadabilirler. Kınık Pazarı... Eşen Çayı'na gittiğiniz zaman alışveriş için en önemli alternatifiniz, cuma günü şehirlerarası yolun her iki yakasında kurulan Kınık pazarı. Bu pazarda mevsimine göre en taze sebze ve meyveleri bulabilirsiniz. Ayrıca köylülerin yaptığı el işi ürünler de pazarda satılıyor. Saklokent kanyonundan doğan ve bir kolu Kınık'tan geçen Eşen Çayı'nda, macera gün boyunca bir çok aktivite ve heyecanla sürüp gidiyor. Bu maceraya katılan yerli yabancı turistler, gün boyu eğlenme olanağı buluyorlar. Kınık'tan köprü altından başlayıp Çayağzı'na kadar süren 16 km'lik Eşen Çayı'nda, yaklaşık 4 saat su üstünde kalınıyor. Sabah 11.00'de başlayan kano yolculuğu, çeşitli molalarla 17.30'a kadar sürüyor Kanada tipi polyester kanolar, genelde iki kişilik. Aileler bazen çocuklarını da yanlarına alabiliyorlar. Bir kanonun ağırlığı 60 kilo. Ancak bu kanolar yaklaşık 200 kilo taşıma kapasitesine sahipler. Buldugu sürati sürekli kılacak ve dönüşü kolay olan bu kanolar, aynı Kızılderililer'in kullandığı biçimde dizayne edilmiş. Tur acentası, sigorta yaptığı konuklarına can yeleği, bot, kürek, yiyecek, içecek, ulaşım ve rehberlik hizmeti veriyor. Kano geçişi sırasında ekibin arasında mutlaka 3 - 4 rehber bulunuyor ve güç durumlarda konukların yardımına koşuyor. Mart ayı sonunda başlayan geçişler, kasım ayı başına kadar sürüyor. Bu arada rehberler, mehtaplı gecelerde kano geçişi yapıp, kendi aralarında aktivite yaşıyorlar. Kano geçişine katılacak grup, sabah saat 10.30'da Gelemiş Köyü Dardanos Seyahat Acentası önünde toplanıyor ve minübüslerle Eşen Çayı kıyısına geliyor. Acenta yöneticisi Mete Albayrak, grubun lisanına göre, kano geçişinin nasıl yapılacağını, nelerin görüleceğini, küreklerin nasıl kullanılacağını, düz pedal, ters pedal hareketlerini, dönüşleri, şelale geçişlerini nasıl yapacaklarını, özetle bütün bunların püf noktalarını öğretiyor. Sabırsızlıkla kanolarına binenler, belli aralıklarla kendilerini nehirin akışına kaptırıyorlar. Ve ilk şelale noktasına geliniyor. Daha önceden şelale dönüşüne yerleşen rehberler, acemi kanoculara burada yardım ediyor. Eşen Çayı'nın zaman zaman yavaş, zaman zaman da deli gibi aktığı yerleri, akıntının karşı kıyıya çarpıp geri geldiği bölgeyi ve şelale noktalarını başarıyla geçen kanocular, ilk mola yerlerine varıyorlar.Burası çıkıştan yarım saat sonra ulaşılan Çamur Banyosu... Mineral miktarının yoğun olduğu toprak killi. Fakat kükürt barındırmadığı için, kokusuz. Çamur havuzları, 50 - 60 cm derinlikte küçük gölcüklerden oluşuyor. Önceleri vücuda krem gibi itinayla sürülen çamurlar, yarım saatlik mola sırasındaki debelenmeden sonra, tam bir çamur banyosuna dönüşüyor. Tepeden tırnağa çamura bulunan , minicik göle çivileme, balıklama atlayan ve tanınmaz hale gelen turistler, bu halde fotoğraflarını çektirdikten sonra, bu kez de 16 derecedeki temiz dağ suyuna sahip Eşen Çayı'na dalarak çamurlarından arınıyor. ikram edilen soğuk meşrubatlarını içerek yollarına devam ediyorlar. Çayın iki yakasında yer alan okalüptus ağaçları, zakkumlar, sazlıklar ve dönüşler geçilince kıvrım kıvrım uzanan çayda, yani çıkıştan 6,5 km uzaklıkta yemek molası veriliyor.İştahla yenen ızgaralardan sonra bu macera, akşamüstü Çayağazı mevkiiinde kano geçişiyle son buluyor. Kano geçişine katılmak için, Dardanos Seyahat Acentası'na, kişi başına 35 DM karşılığı Türk parası ödeniyor. Raftinge katılanların yanlarında mayo, şort, suya dayanaklı ayakkabı ve tişort getirmeleri gerekiyor. Kınık'a gelen turistlerin uğrak yerlerinden biri de Xanthos Antik kenti. Eğer burayı gezmeye karar verdiyseniz, günbatımını izlemeyi ve bu sırada siluetleşen harabeleri fotoğraflamayı sakın unutmayın. Likya'nın en önemli kentlerinden biri olan Xanthos, Helence'de "Sarı "anlamına geliyor. TELEFONLAR DARDANOS SEYAHAT ACENTASI Tel : 0242 843 51 51 Faks : 0242 843 51 10 RÜYA AİLE PANSİYONU Abdullah - Hülya Diker Tel : 0242 843 50 73

Köyceğiz



Köyceğiz Gölü, sabahtan öğlene kadar yaprak kımıldamayan masmavi bir göl ama öğleden sonra ise, meltemle Köyceğiz’e hayat veriyor. Görünüşüyle sanki deniz gibi ama değil. Bakar bakmaz insana büyük bir huzur veriyor. İki katlı evleri. Her köşesinden sakinlik sunan sokakları. Yaşamın dinginliği. Göl kenarındaki 2 kilometrelik yürüyüş yolunda günün her saati keyifle yaşama imkanı. 112 çeşit kuş türünün yaşadığı, başta mide olmak üzere bir çok rahatsızlığa iyi gelen 50 dönüm arazi içindeki sığla ağaçlarının yağıyla, dünyaca ünlü ama çok az bilinen Sltaniye kaplıcalarıyla Köyceğiz, mutlaka ziyaret edilmeli. Ege Akdeniz in sınırında yer alan Köyceğiz’de, tatil yerlerinin kalabalığı gürültüsü yerine, sakinlik ve dinginlik hakim. Köyceğiz, ulaşım yönünden her türlü araçla kolayca gidebileceğiniz rota içinde yer alıyor. HAVAYOLU Köyceğiz’e en yakın Dalaman hava alanı 27 km uzaklıkta yer alıyor. Özellikle İstanbul’dan havayoluyla başta THY olmak üzere, bir çok havayolu bu alana sefer yapıyor. Uçak İstanbul’dan 1 saat içinde buraya geliyor. KARAYOLU ÖZEL ARAÇ Tatilcilerin en çok kullandığı alternatif olan karayoluyla buraya gelmek istiyorsanız, İzmir’den Aydın’a kadar otobanı kullanıp Muğla yönünden önce Gökova'ya geliyorsunuz. Sakar geçidinden inince Antalya yönüne doğru yol almaya başlayın. Marmaris sapağından 26 kilometre sonra ise Köyceğiz’e ulaşıyorsunuz. OTOBÜS Diyelim ki özel aracınız yok. Köyceğiz’e gideceksiniz. Bu sorun değil. Çünkü Köyceğiz’e İstanbul ve Ankara'dan Fethiye ye Pamukkale, Kamil Koç gibi acentelerin seferler ile rahatlıkla gidebilirler. Bu hatta çok sık çalışan otobüsler nedeniyle, ulaşımda sorun yok. Köyceğiz ile çok bilinen turistik yerler arasındaki uzaklıklar ise şöyle. Köyceğiz - Ortaca...........20 Km Köyceğiz - Dalaman........30 Km Köyceğiz - Marmaris.......60 Km Köyceğiz - Muğla............60 Km Köyceğiz - Fethiye...........80 Km Köyceğiz - Datça............133 Km Köyceğiz - Bodrum.........197 Km Köyceğiz - İzmir..............280 Km Köyceğiz’de öyle büyük tatil köyleri yok. Ama onun yerine en büyük sayılabilecek 3 yıldızlı oteller ve pansiyonlar var. Köyceğiz’in 850 yatak kapasiteli kalınacak tesisleri yer alıyor. Bunlar arasında Köyceğiz merkezinde bulunan göl kıyısındaki Alila Motel kalınacak yerlerin başında geliyor. Köyceğiz’de kalınacak bir başka alternatif ise, kamp sahaları. Göl kenarında yer alan Belediyenin kamp yerinde Türkiye’nin her yerinden gelen gençler kamp yapabiliyor. Köyceğiz Panorama Plaza Tel no: (0-252) 262 37 73 Evceğiz Otel Tel no : (0-252) 262 23 43 Kaunos Otel Tel no: (0-252) 262 42 88 Özay Otel Tel no :(0-252) 262 43 00 Otel Sinderella Tel no: (0-252) 262 22 54 Özbek Pansiyon Tel no : (0-252) 262 28 40 Oba Pansiyon Tel no: (0-252) 262 41 81 Gölden tutulan kefal balıkları Köyceğiz’de neredeyse hemen her çeşit olarak karşınıza çıkıyor. Balığın en büyük özelliği etinde hissedilen toprak kokusunun buradaki balıklarda hissedilmemesi. Pilakisi, kiremitte olanı, buğulaması, tavada yapılanı yani hemen yer çeşidi sofralı süslüyor. THERA RESTORAN Ancak Köyceğiz’de eğer balık ürünleri ve mezeler yiyecekseniz gidebileceğiniz en önemli adres ise, Thera Restoran. Burası adını, antik Thera kentinden alıyor. Aile isletmesi olan Thera Restoran’da günlük deniz ürünleri, en lezzetli olarak sunuluyor müşterilere. Köyceğiz Meydanı’ndan Sultaniye kaplıcalarına giden yol üzerinde, şehir merkezine çok yakın olan Thera Restoran’ın kapalı ve açık bölümleri var. Açık bölümde oturduğunuzda Gölü rahatlıkla seyredebiliyorsunuz. Gelelim Thera Restoran’ın yemeklerine.... Restoran’ın sahibi Hasan Gencer ve oğlu Osman buranın her zaman başında vemüşterilerin hizmetinde. Gelen müşterilere evlerine gelen misafir gibi hizmet ediyorlar. Thera’nın en önemli mezelerinden biri olan Patlıcan Közlemesi, gittiğinizde tatmanız gereken en önemli lezzetlerden. Bir tek burada bulabileceğiniz patlıcan közlemesi, aslında şubat ayından mart sonuna kadar taze taze bulabiliyorsunuz. Eğer diğer mevsimlerde de gidiyorsanız endişe etmeyin. Yine de tatma mkanınız var. Çünkü patlıcanlar yağlanıp donduruluyor. Müşterilere sunulacağı zamanda sabahtan çıkarılıp kendi kendine gün içinde çözülüyor. Sanki biraz önce közlenmiş gibi lezzetli olarak tadına bakabiliyorsunuz. Yapımına gelince. Patlıcanlar közlendikten sonra elle değil bıcakla soyuluyor, Limonlu su ile temizleniyor. Derin dondurucu da bekletiliyor. Her mevsim de yeniliyor. KEFAL HER ŞEKİLDE YAPILIR! Hasan Gencer, Köyceğiz’in en ünlü yemeği Kefal balığı ile yapılmış olanlar olduğunu söylüyor. . Etine sinmiş toprak kokusu sezilmeyen Köyceğiz Gölünün kefal balığı, Pilakisi, kiremitte pişirileni, buğulaması, tavada kızartılanı, pilakisi tercih edilirken, kefalin fıska adı verilen havyarları da arananlar arasında bulunuyor. Hasan Bey doğal ortamda yetişen Kefal balığının bölgede 8-10 çeşidinin bulunduğunu belirtiyor. Bunların ancak 2/3 tanesi lezzetli olarak pişiriliyormuş. Sarı kanat ve sarı kuyruk denilenleri en iyileri. Ayrıca Mavri denilen deniz kefali de var. Bunun kızartması yapılıyor, Ama en çok da en lezzetli olarak pilakisi yapılıyor. Bol soğanlı pilaki herkesin tercihi. Tabii buğulaması da bir başka lezzet. Hasan Bey’e göre kefal nasıl istenirse öyle yapılabilecek bir balık. Kefal her şeye geliyor. ÇİĞ HAMSİ... Thera Restoran’ın bir başka özel mezesi ise, çiğ hamsi. Evet çiğhamsi tuzda ufak bir işlemden geçirildikten sonra masanıza geliyor. Siz de çiğ çiğ yiyorsunuz. Hamsinin sırrı ise, filetoları çıkarılan hamsi bolca tuzla üstü kapanana kadar üzüm sirkesi içine konuluyor. 1 saat burada bekledikten sonra yenilecek kıvama geliyor. Evde yapmaya kalkarsanız, olup olmadığını anlamak içinse balıkların sırtına bakın. Sırtı beyaz olursa süzüp zeytinyağı ve limonla servis yapın. Bölgeye ait bir çeşit olan, sılcan otu Günnük ağaçları gövdelerine sarılarak büyüyor bu sarmaşık türü yapraklarını haşlayıp üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek yapılan "sılcan yoğurtlaması"ekşi buruk tadıyla meze olarak ilgi çekiyor. Köyceğiz'in pazarında satılan yöresel otlar, özellikle narenciyelerin çiçek açma mevsiminde elde edilen bal emsallerinden çok farklı kokusu ile aranılıyor. Köyceğiz sahilinde sırayla dizili çay bahçeleri çay rağbet görürken, Sandras dağından toplanan iri yapraklı kekiklerin birkaç yaprağının çay bardağına atarak demlenmesiyle elde edilen kekik çayı hem mideye iyi geliyor hem de boğazdaki gıcık ve pürüzleri temizliyor. Köyceğiz yolu üzerinde ve dağdan gelen su yoları üzerine kurulu alabalık lokantaları yemek yenecek yerler arasında bulunuyor. Gazetecilerin duayenlerinden, kelimelerin üstadı yazar Çetin Altan Köyceğiz’in uzun bir süredir en önemli sakini olarak, ilkbahardan itibaren bulunduğu yöreyi şöyle anlatır. “Gök masmavi... Bir avuçluk bahçedeki tek portakal ağacı, gövdesinin sıskalığına aldırmadan, top top sivri yeşil yaprakları arasında bıcır bıcır beyaz çiçeklerle donanmış... Vızıltılı bir uğurböceği, çiçeklerin birinden kalkıp ötekine konuyor; beleşçi ve ciddi bir bürokrat benzeri, gelecekte portakal olacak gizli spermlerin nektarlarını hortumluyor. Menekşelere karşı, neşeli bir hayranlıkla gülümsemeli sevecenliğim hiç aşınmadı. Sarılar çoğunlukta bu nisan. Üç beş tane, ortası mor, süslemeli; cilveli mi cilveli beyaz menekşe... Birkaç tane de, ortası minicik sarı noktalı tümden mor olanlar var aralarında., Köyceğiz'de, yeryüzündeki tüm orkestraların bin bir musikisi, yeşile dönüşmüş gibi... Kavaklar, salkım söğütler, okaliptüsler, günlükler, çınarlar ve çamlar... Artık hepsi değişik tonlarda yemyeşil...” Köyceğiz, bin yanına Sandras Dağı’nı almış öbür yanına Ölemez tepelerini. Onların arasında masmavi bir göl. Etrafında ise sazlıklar, yeşillikler, yeşilin ve mavinin bin bir tonu. Birlikte gece gündüz dans ediyor. İki katlı evlerin arasında daracık sokaklar, ahşap evler, sokaklarında ve evlerin pencerelerinden dışarı sakinlik, dinginlik taşıyor. Öyle büyük şehirlerin kargaşası yok burada. Canınız mı çekti. Alın bir sandalye atın gölün kenarına. İster elinize bir kitap alın, ister sadece gölün renklerini kıvrımlarını seyredin. Hayatı bir kaç saatliğine de olsa durdurun. İşte bütün bunları yaşayabileceğiniz bir yer Köyceğiz. Köyceğiz sakin bir yer. İlçede büyük şehirlerde görülen hırsızlık olayları yok denilecek kadar az. İnsanlar huzur içinde yaşıyor. Evler yemyeşil dokunun içinde. Bin bir çiçek, yeşillik, bitki örtüsü doğanın her yanında. Unuttuğunuz güzellikler burada sizleri bekliyor KÖYCEĞİZ GÖLÜ Göl aslında 52 Km2'lik tatlı su gölü. Ancak en ilginç özelliği ise, azlıklarla kaplı doğal bir kanalla göl Akdeniz'e bağlanır. Bu tür göllere yani denizle doğal bir kanal vasıtası ile birleşen göllere ayaklı göl adı verilir. Dünyada bu tür göllerin sayısı Köyceğiz Gölüyle beraber sadece 7 tanedir. Yani Dünyada ki doğa harikası 7 ayaklı gölden birisi de Köyceğiz Gölüdür. Derinliği 20-60 metre arasında değişiyor. Köyceğiz Gölünün en ilginç tarafı ise deniz seviyesinden 6-10 metre yüksek olması. Her türlü tatlı su balığı bulunur. Ayrıca güneyinde nesli tükenmekte olan Nil Kaplumbağası bulunur. Göl içerisinde dört adet irili ufaklı ada mevcuttur. Etrafı dağlarla çevrili olup en yükseği Ölemez Dağıdır. Köyceğiz Gölü’nde öğleden sonraları esen meltem sayesinde, sörf ve yelken yapmak da mümkün. Ayrıca kano ve kürek sporlarını da yapabilirsiniz. Köyceğiz’de kalıyorsanız günübirlik tekne turları yapmayı ihmal etmeyin. Bu şekilde 45 dakika içinde Sultaniye Kaplıcaları’na, Kaunos Harabeleri’ne, çamur banyolarına, sazlıkların arasında süzülerek labirent gibi Dalyan Kanalı arasından bir buçuk saat sonunda, Akdeniz’in en güzel yerlerinden olan 7 kilometrelik kumsalıyla ünlü İztuzu plajına gitme imkanınız var. KÖYCEĞİZ’İN ADI NEREDEN GELİYOR? Köyceğiz adının nereden geldiğine gelince: Efsanelere göre Köyceğiz, gölün alanı üzerinde bulunan bir ovada kurulmuş. Bilinmeyen bir zamanda ovayı sular basmış. Felaketin seyrine gelenler gölün doğu kısmında kalan bir kaç evi ve insanı görünce: "Bütün şehir batmış, sadece kıyıda bir Köyceğiz kalmış." demişler. Bugün hala gölün altında bir batık şehir olduğuna inanılır. Köyceğiz tam anlamıyla turizmin her türlüsünü yapabileceğiniz bir yer. Sandras Dağları’nın tepesi 2295 metreyi bulur. Dağın eteklerinde çok güzel yürüyüş rotaları, trekking parkurları yer alıyor. Köyceğiz'deki Tarihi Eserler Köyceğiz çevresinde çok zengin tarihi kalıntılar vardır. M.Ö.3500-3000 yıllarında yörede uygarlık merkezlerinin oluşturulmaya başlandığını görürüz. O günden bu güne çok sayıda uygarlı çevremize hakim olmuş ve günümüze zengin tarihi kalıntılar kalmıştır. Bu eserler: 1- Kaunos Harabeleri: Kounoslar tarafından kurulan kentte agora, stoa, Roma Hamamı, tapınaklar, anfitiyatro, liman ve kale surları kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca M.Ö. 4. yüzyıla ait Kaunos kaya mezarları tarihi kentin hemen yakınındaki Dalyan İlçesinin karşısındadır. Köyceğiz merkezinde Köyceğiz’in simgesi tarihi Kaunos Aslan heykeli yer alıyor. Bunun da ilginç bir öyküsü var. Aslan 2 bin yıl önceki Kaunos’u temsil ediyor. Aslan’ın sağ pençesi altında bulunan ölmek üzere olan öküz kafası ise, Kaunos medeniyetine karşı olan medeniyetleri temsil ediyor. Şimdi bu aslan Köyceğiz’in simgesi ve her yıl Köyceğiz’de Altın Aslan Film festivali düzenleniyor. 2- Akköprü: M.S. 3. yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır. Köyceğiz'e 33 km. uzaklıkta olup 30 m. yükseklikte, 50 m. uzunluğunda, iki kemerli ve üç ayak üzerine oturtulmuştur. Eski çağlarda Ege'yi Akdenize bağlayan tek köprü olduğu bilinmektedir. Hakim rengi kullanılan malzemeden dolayı kirli beyaz olduğundan halk buraya "Akköprü" yakıştırmasını yapmıştır. Taşların bazıları demir kancalarla birbirine tutturulmuştur. Köprü halen yayların geçişine açıktır. 3- Gedova: Hıristiyanların din savaşlarından Yahudilerin dışlanması üzerine onlardan biri kaçıp Gedova'ya gelir. Önce "Yehova" olan bu adanın ismi daha sonra Gedova olur. Bugün Gedova'ya verimsiz ova da denir. Gedova'da bulunan bir mezar taşında; "Yüz yirmi güneş yılı yaşayan Suciye, o kadar çok içerdi ki, içtiği zaman Azrail bile ondan korkardı. İçki içmediği bir gün Azrail onun canını aldı diye yazılıdır. 10- Şeyhler Türbesi (Şeyh Hasan Dede Türbesi): Osmanlılar Devrine aittir ve Şeyhler Camii 1957'de onarım görmüştür. 11- Sultaniye Kaplıcaları ve çevresi... 12- Ali Paşa Konağı ve Çeşmesi: 1800'lü yılların sonlarına doğru yapılan konak ve çeşme Köyceğiz Köyü'ndedir. 14- Eski Evler: Köyceğiz merkezindedirler. Bu evlerin dış kapıları üzerinde yapılış tarihleri, kabartma usulünde yazılmıştır. KÖYCEĞIZ’İN ÇEŞMELERİNDEN KAYNAK SUYU AKIYOR. Köyceğiz’in bir başka özelliğiyse çeşmelerinden akan suyun kana kana içilebilmesi. Çünkü belediye başkanlığı yaptığı bir çalışmayla, Köyceğiz’den 22 kilometre uzaklıkta 1700 metre yükseklikte yer alan şişe suyu niteliklerindeki suyu, ilçeye getirerek halkın kullanımına sunmuş. O nedenle bu su çeşmeden aktığı gibi içilebiliyor hala günümüzde. Bu özellikle kaç yerde kaldı dersiniz! SIĞLA AĞAÇLARI KÖYCEĞİZ’İN GÖZBEBEĞİ. Köyceğiz'in Doğu ve Batı kesimlerinde akarsuların kışın taşması nedeniyle, sular altında kalan bazı yerlerde dünyada eşine az rastlanan Günlük (Sığla) Ağaçları bulunur. Bu ağaçların sevdiği sıcak ve nemli iklimin özelliklerini Köyceğiz taşıdığından Orman İşletmesi bu ağaçların bakımına özel bir önem verir. Sığla Ormanlarının dünyada az rastlanır bir tür olması nedeniyle; koruması, imar ıslahı, gençleştirilmesi çok büyük önem taşımaktadır. Muğla İl sınırları içerisinde önemli yayılma alanları gösteren sığla ormanları, mevcut ormanların çok tahribata uğraması nedeniyle zarar görmektedir. Kendiliğinden yenilenmesi mümkün olmayan günlük ağaçlarının yetiştirilmesi ve ıslahına Orman İşletmesi'nce özel bir önem verilmektedir. Bu nedenle Orman Genel Müdürlüğü 1985-1991 yılları arasında 266.000 adet sığla fidanı dikmiştir. Yunus Emre Arberetum Sahası'nda da günlükler korumaya alınmıştır. Dünyada sığla yağı üreten iki ülkeden birisi Türkiye diğeri Honduras'tır. Sığla yağı; parazit öldürücü olması ve mide hastalıklarında tedavi edici nitelikleri olması nedeniyle ilaç sanayinde, hoş kokusu nedeniyle kozmetik sanayinde kullanılan çok kıymetli bir hammaddedir. 1990 yılı itibariyle sığla yağı üretimi 3000 kg.dır. Sığla’nın buhur denilen kabuklarının yakılmasıyla güzel kokular çıkması dolayısıyla dini bayramlarda ve Perşembe akşamları birçok evde buhur yakılır. Köyceğiz doğal değerler açısından oldukça yüksek turizm potansiyeline sahip bir ilçedir. Yörede plajların yanı sıra motorla deniz, göl, kanal gezileri, kara ve deniz avcılığı, piknik, yürüyüş, dağcılık, arkeolojik eserler görebilme ve kaplıcalardan yararlanmak mümkün. Köyceğiz'de izlenen gelişmeler, turizm hareketlerinin artmasıyla canlılık ve çekicilik kazandı. SULTANİYE KAPLICALARI "Buralarda yaşayan ölmez demişler, dağın adını ölmez koymuşlar. Sultanlar gelmişler şifa bulmuşlar, köyün adını Sultaniye koymuşlar" Köyceğiz Belediye Başkanı Salih Erbay, böyle anlatıyor Köyceğiz’i. Sultaniye Kaplıcaları’na Köyceğiz’den çıkıp, Hamitköy üzerinden Ekincik’e gittiğiniz yol üzerinden gidiyorsunuz. Sultaniye Kaplıcaları, Köyceğiz’e gidenlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden biri. Bunun birinci nedeni, doğanın en güzel görüntülerinin olduğu Ekincik Koyu Yolu’ndan buraya gidiyorsunuz. Yol boyunca etrafınızda, mandalina, portakal, limon ağaçları, sazlıklar, yemyeşil doğa ve Köycegiz Gölü manzarası sizi bekliyor. Eğer bir de fotoğraf tutkunuysanız neredeyse her kilometrede bir karşınıza güzel manzara çıkıyor. Onları çeke çeke Sultaniye kaplıcalarına kadar gidiyorsunuz. Eğer Köyceğiz, Dalyan ve Ekincik gibi yerlerde kalıyorsanız günübirlik tekne turlarıyla buraya geliyorsunuz. Kaplıca’nın girişinde belediye düzenleme çalışmaları yapmış ama, ilk bakışta çok modern bir düzenleme beklemek haksızlık olur. Kaplıcalara girerken, genelde sürekli kalanların bulunduğu tek sıra yan yana betondan yapılmış bir görüntü sizi karşılıyor. Onların faydalanması için bir de havuz yapılmış. Turizme hizmet veren ise ilginç mimarisiyle dikkatini çeken havuz bölümü. Burası özellikle turistler için kadın erkek birlikte girmeleri için yapılmış. Çok büyük değil ama girilebilir. Kubbeli yapısıyla eski hamamları andırıyor. Küçük havuz sabahın belirli saatlerinde yalnızca hanımların yararlanması için ayrılıyor. Büyük havuzun yanındaki kaynak su içmece olarak karaciğer, safra kesesi ve bağırsak problemi olanlar tarafından kullanılıyor. Kaplıcadan çıkanlar için ise, özellikle turistlere yönelik olarak çamur banyosu yapılan açık bölümü de var. Teknelerle Köyceğiz’den ve Dalyan’dan gelenler, burada çamur havuzunda çamurlara bulanıp orada dinleniyorlar. Kısa süre sonra üzerlerinde kuruyan çamurları duşlarda temizliyorlar. Turizm ve Sağlık Bakanlıkları'nca yapılan araştırmalar ve incelemeler sonucu Ölemez Dağı Doğusunda Sultaniye Köyü sınırları içerisinde kıyı boyunca uzanan çok sayıda termal kaynağın varlığı tespit edildi. Sağlık amaçlı olarak faaliyet gösteren bu termal kaynakların en önemlileri Sultaniye Ilıca ve İçmeleri, Hasan Çavuş Ilıcası ve Kokargirme Kaplıcasıdır Kadın hastalıkları tedavilerinde yarar sağlamaktadır. Kaplıcalar ve sıcak sulu çamur banyosu tesisleri yaralar ve cilt hastalıkları tedavilerinde kullanılıyor. Köyceğiz’e gittiğiniz zaman, karayolunun yanı sıra gölden kalkan teknelerle de Sultaniye ve Kokargirme termal tesislerine gidebilmek mümkündür. Dünyada bir benzeri sadece Kanada'da bulunan bu kaplıcanın deva olmadığı hastalık yok gibi. 12 mineral içeren bu kaplıcanın kadın hastalıkları, mide rahatsızlıkları, böbrek ve en ilginci de çocuğu olmayanı çocuk sahibi yapacak özelliklere sahip olması geliyor. Ilıca suyu ayrıca bel ağrısı, romatizma, siyatik, nefrit, lumbago, ruhi yorgunluklar, cilt ve kadın hastalıkları tedavisinde etkili oluyor. NASIL FAYDALI OLUYOR? 39 derece sıcaklıktaki şifalı sudan yararlanabilmek için her yıl kaplıca küründe olduğu gibi 21 günlük tedavi süresince, ilk girişte 10 dakikadan başlamak üzere günde iki kez banyo almak gerekiyor. Hamam özelliği nedeniyle kaplıca suyu, hamam kubbesi altında radyoaktif özellik etkili olabiliyor. Bir diğer ilginç yanı da doğal Viagra olduğu konusunda görüşler. Türkiye'de eşi olmayan bu kaplıcanın 9 mineralli Yalova ve Pamukkale, 5 mineralli Balçova kaplıcalarına göre az ziyaret edilmesi ve pek bilinmemesi, tanıtımının bugüne kadar yeterince yapılamamasından kaynaklanıyor. 2000 yıl önce insanlara şifa dağıtan ve ciddi bir tedavi yöntemi olan bu kaplıcayı bir ziyaret edin. Bakın bakalım gerçekten de söylenenler gerçek mi? REMO HAN. Köyceğiz’den çıkıp Marmaris’e doğru giderken yolun sol tarafında, “Remo At Çiftliği” tabelasını görünce burada bir mola verin. Burası aslında hara yani at yetiştirme çiftliği. Sahibi Remzi yücel Malatyalı. Kendi şehrinde Arap atı yetiştirirken, yılın 4 ayı atları için ancak yeliş ot bulabilirken Köyceğiz’i keşfetmiş. Buranın sulak iklimi , yeşilliği ve verimliliği onu etkilemiş. Buraya gelip at çiftliğini kurmuş. Yetiştirdiği atları hipodromlarda koşuyor. Bir zamanlar burada çiftliğe girip atlara binme imkanı da vardı. Ancak şimdi yine de içeri girebiliyorsunuz. Çiftliği gezebiliyorsunuz. Atları izleme imkanınız var. ANTİKA OTOMOBİL PARKI Köyceğiz yolu üzerinde seyredenlerin dikkatini çekecek bir başka uğrak noktası antika otomobil parkı olabilir. İstanbul un Feriköy semtinden Köyceğize taşınan bu parkta eski, antik otomobilleri ve bunlara ait yedek parçaları bulabiliyor eski model otomobil alıp satabiliyor hatta seyrederken bile nostalji yaşıyorsunuz. PALMİYE ÇİFTLİĞİ Burası da Köyceğiz’den çıktıktan sonra hamitköy yoluna girdiğinizde 2 kilometre sonra karşınıza çıkıyor. Tropik bitkiler üzerine koleksiyon yapan doğa aşığı doktor, dünyanın çeşitli yerlerinden 400’e yakın palmiye getirmiş ve buraya dikmiş. Yani özel bir arberetrum. Gezilebilecek ilginç yerlerden biri de burası. Remo At Çiftliği Tel no: 0 252. 265 28 89. Köyceğiz Panorama Plaza Tel no: (0-252) 262 37 73 Evceğiz Otel Tel no : (0-252) 262 23 43 Kaunos Otel Tel no: (0-252) 262 42 88 Özay Otel Tel no :(0-252) 262 43 00 Otel Sinderella Tel no: (0-252) 262 22 54 Özbek Pansiyon Tel no : (0-252) 262 28 40 Oba Pansiyon Tel no: (0-252) 262 41 81

ORHANİYE



Kızkumu bu gördüğünüz denizin ortasında insanların yürüyerek dolaştığı yer. Jeep safari tutkunlarının en önemli iki durağı...Orhaniye ve Kızkumu...Tatilciler bütün istediklerine burada cevap bulabilecekler... Gönlünüzce dinlenmek, keyif yapmak mı istiyorsunuz! Belki de doyumsuz güzellikleri fotoğraflamak ve anılarınızı başkalarıyla paylaşmak mı özleminiz! Öyleyse hiç durmayın. Tarihi mekanlara da bu kez yolunuz düşecek. Trekking yapacak, doğayı keyfedeceksiniz. Doğası henüz bozulmamış, çevre zenginliği çok fazla olan ve ailece huzur bulabileceğiniz bir yöreye gidiyoruz. Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı şirin ilçe, "Orhaniye"; Keçibükü ve Merkez Mahalle'den oluşuyor. Tipik Akdeniz özelliklerini taşıyan eski Rum köyünün önceki ismi "Kırsaçlı Vasil" anlamına gelen "Kırvasil" imiş. M.Ö. 3.yüzyıla dayanan köy, temiz denizi, çevresini saran çam ormanları, dağları ve tarihi zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Köyün sembolü ise, denize doğru 600 metrelik dil gibi uzanan ve gel - git olaylarında bir görünüp bir kaybolan kırmızı renkli kız kumu. Buranın ilginç hikayesi, sizleri mutlaka etkileyecek. İstanbul'dan yola çıkacaklar için, çeşitli alternatifler var. En kısa ulaşım, uçakla Dalaman havaalanına inip, taksi veya minübüsle Marmaris ve Orhaniye'ye ulaşmak. Otobüsle seyahat edenler, Marmaris girişi Shell akaryakıt istasyonu karşısısından kalkan minübüslere binerek, iki saatte bir yapılan seferler ile Hisarönüne gidebilirler. Gece 24.00'e kadar süren seferler, Orhaniye'deki motellerin önünden geçiyor. Orhaniye'nin tepelerden bu muhteşem ve iç açıcı görüntüsü, her tatilcinin görmek istediklerini gözlerinin önüne getiriyor. ÖZEL ARAÇ... Özel aracı ile yola çıkanlar, Çamlıca gişelerinden Bayramoğlu sapağına kadar otoyolu kullanacaklar. Eskihisar'dan dolunca kalkan arabalı vapurla devam eden yolculuk 40 dakika sonra Topcular'da başlıyor. Topçular'da depoyu tam doldurursanız, bu genişletip bitirilen Yalova - Bursa yolunu karşılıyor. Bursa çevre yolu ilaç gibi geliyor. Sizi kent çıkışına kadar çıkaran bu yol 30 kilometreye kadar tek yönlü. Bursa - Balıkesir arasındaki yol çalışmaları devam ediyor ama bundan pek etkilenmiyorsunuz. Sabah 07.30'da İstanbul'dan yola çıkanlar, 11. 00 sularında Susurluk'ta oluyor. Yol üstünde birçok ayran evi, kafe ve bahçe var. Susurluk'tan sonra mükemmel sayılabilecek bir yola giriyorsunuz.Bu yola uçak bile iner. Balıkesir'i sağınıza alarak sola sapınca, yönünüzü İzmir'e çevirmiş oluyorsunuz. Manisa'ya kadar yol çalışmalarının sürdüğünü görüyorsunuz. Manisa - İzmir arasındaki yol iyi durumda. İzmir girişinde Bornova'dan itibaren şehir içinde yapılan otobana girerek, körfezi seyrede seyrede, kokular arasında, şehir dışına çıkıyorsunuz. Ardından Aydın'a kadar otobanı kullanabilirsiniz. Bu yol da size sürüş keyfini yaşatıyor. Aydın, Çine derken, Muğla'ya ve 670 metre rakımlı Sakar Geçidi'ne geliyorsunuz ve sonunda karşınızda görkemli Gökova Körfezi. Biraz durun. Ve manzarayı seyredin. Bütün yol yorgunluğunuz geçecektir. Aşağıda okaliptus ağaçlarıyla çevrili Marmaris yolu, şiir gibi... Girişte Orhaniye'ye gitmek için iki yolunuz var. Datça sapağına dönebilir veya İçmeler üzerinden tercihinizi kullanabilirsiniz. Datça yolunda, kısaltma ve virajlardan kurtarma çalışmaları nedeniyle, ulaşım zaman zaman stabilize yoldan sağlanıyor. DENİZDEN GELEN TEKNELERE NOT Hisanönü körfezi girişinde, Dişlice Adası - Robinson Clup arasında su seviyesinin 50 cm. altında bulunan kayalıklara ve Atabol kayalığı kritik özellikler taşıyor. Mavinin, yeşilin, kısacası bütün renkleri Orhaniye'de görebilirsiniz... Orhaniye'de büyük oteller yok. Motel ve pansiyon türü konaklama tesisleri tatil için uygun mekanlara sahip. Deniz kenarında Doğan Motel, özel plajlı, 31 odalı. Odalar geniş ve hepsi banyolu, balkonlu, manzaralı. Açık - kapalı restoran, bar ve açık disko gibi üniteler var. Orhaniye'de Palmiye Motel, Erol, Ceren, Özen, Aves gibi pansiyonları da tercih edebilirsiniz. Ayrıca köy içinde kiralık evler de var. Aynı bölgede, sihirli bir hayat yaşatan Magic Life Knidos Tatil Köyü var. Ultra oteller kategorisinde bulunan tesis, tavan kubbesi, yer altında bulunan ve uzay üssünü azımsatan aynalı tünelleri, kongre ve dinlenme salonları ile açık kapalı havuzlarda animasyonlarıyla ilgiyi çekerken, kibar, güleryüzlü ve tecrübeli personeli, konukları memnun etmek için vargüçleriyle çalışıyorlar. Restoranların menülerinde yer alan balıkların tadı gerçekten lezzetli. Balıkların hem sığınmaya, hem de çoğalmaya geldikleri Hisarönü Körfezi'nde balık çeşitleri arasında, çipura, barbunya, akya, trança, lağos ve mezgit bulunuyor. Karides, ahtapot ve kalamar da yörenin lezzet seçenekleri arasında. Eğer Doğan Motel'in restoranında yemeyi tercih ederseniz, palmiye ve çam ağaçlarının gölgesinde, açık büfe kahvaltı, meze, güveç çeşitleri, ızgara et, tavuk ve balık yiyebilirsiniz. Kızkumu Motel konuklarını, tabldot servisi ile ağırlıyor. Orhaniye koyunun iç kısmındaki Hüseyin Dinç'in işlettiği Büyük Restoran'da ise, pizza çeşitleri, kiremitte balık ve buğulama deniz ürünleri, tercih edilen menülerin arasında. Burası kamp ve karavancılara da hizmet verirken, su kayağı ve oto kiralama da yapabiliyor. Magic Life Knidos Otel'in restoranında, açık büfe ve alakart olmak üzere limitsiz yiyecek ve içecek olanağı mevcut... Magic Life Knidos Otel'in havuzbaşında, sadece güneşlenmek değil, her türlü de animasyon mevcut Orhaniye'de güneş batışı. Bölgeden ayrılırken asıl alışveriş yapılacak yer tabii ki Marmaris Çarşısı. Burada aklınıza gelebilecek her türlü ürünü bulmak mümkün. Yaz ortasında 40 derece sıcakta size deri mont satmaya kalkabilirler hazırlıklı olun. Çünkü dünyanın dört bir yanından gelen turistlere satış yapmak için satıcılar her yolu deniyor. Yöresel olarak alacaklarınız arasında ise deniz ürünleri başta geliyor. Tabii ki aracınızda buzluk varsa. Yoksa aldığnız deniz ürünlerini bir kaç saat içinde tüketmeniz gerekiyor. Ayrıca kekik otu, kekik suyu ve kekik balı alabilirsiniz. Adaçayı, mersin yaprağı, incir ve defne yapraklarını da torbalar içinde alabilirsiniz. Ya da kendiinize güveniyorsanız, dağlardan toplayabilir ve kondisyon kazanabilirsiniz... Magic Life Knidos Otel'in havuzbaşında, sadece güneşlenmek değil, her türlü de animasyon mevcut KIZKUMUNUN HİKAYESİ Orhaniye'nin en ilginç yerlerinden biri, "Kızkumu"... Buranın çok ilginç bir hikayesi var. Bugün hala inanılan ve anlatılan bu efsaneye göre, bir zamanlar yöreyi sık sık ziyaret eden korsan baskınlarının birinde, bölgede sözü geçen ailenin güzeller güzeli kızı korsanlardan kaçarken, eteğine doldurduğu kırmızı kumlara saçarak, aynı yönde koşmaya başlar.. Nihayet kum azalır ve bittiği yerde de peri kadar güzel kız kaybolur! İşte o günlerden bugüne, bölge kızkumu ismiyle anılıyor. Yöre sakinleri ve turistler, denizin içinde garip şekilde uzanan, iki yanı derin kum sette yürürken, dilek tutuyor. Tuttukları dileklerinin de gerçekleşeceğine inanıyor. Plaj ve kafesiyle, jeep safari yolcularının da duraklarından olan Kızkumu, gün batımında kuğu gibi süzülerek koya giren yatlarla bütünleşerek görsel lezzetler sunuyor. Orhaniye'de mavinin güzelliğinde sürat teknesiyle dolaşmanın keyfi... Orhaniye, etrafı dağlarla çevrili göl görünülü koy olduğu için, durgun suda her türlü spor yapılabiliyor. Kıyılar dalmaya elverişli. Ayrıca. iskeleden ya da kiralayabileceğiniz tekne ile, kürek çekip olta balıkçılığı yapabilirsiniz. Doğan Motel'in önünden kiralık sandal bulmak mümkün. Motelin önünden sabah kalkan 13 metrelik gezi teknesiyle. arzuya göre İnbükü, Kamelya, Dişlice adası, Artur Koyu, Bencik, Selimiye gibi koyları gün boyu gezebilirsiniz. Öğle yemeği ya uğranılan köylerde ya da teknede veriliyor. Salata, haşlanmış patates, yumurta, köfte veya piliç ime meyveden oluşan menüde içeceklerin seçimi size kalmış. Koyun ortasında korsanlara karşı gözcülük görevi amacıyla inşa edilen Rodos şövalyelerinin de kullandığı kaleye tırmanabilirsiniz. Fotoğraf çekmeye meraklı olanlar için, oldukça geniş imkanlar sunuluyor Orhaniye'de. 6 kilometre uzaklıktaki şelale, 1,5 saatte gidilebilen Knidos antik kenti veya 1 saatte ulaşabileceğiniz Bozburun ve Baybossos gibi mekanlar, benzersiz görüntüler taşıyor objektiflere. Gece sessizliğinde uzun süreli geçen yemeklerden sonra Doğan Motel'in barı ve açık diskosu, müzik ve dans severlerin uğrak yeri. Daha çok eğlence, alışveriş, piyasa!, marina yaşantısını sevenler için Marmaris yanıbaşınızda. Burada aradığınızdan fazlasını bulabilirsiniz. Çevre gezileri trekking, tırmanma, yeni yerlerin keşfine meraklı olanlar, Kızkumu Motel'den tur rehberi İsmail Aydın ile temas kurarak turlara katılabilirler. Baybossos antik alanına, kalelere, Çiftlikkoyu'na , Bayırköy anıt ağaçlarına, Turgut köyü'nde halışova ya da adalara. DOĞAN MOTEL Sertan Dinç Tel : 0252 487 10 74 Faks : 0252 487 10 70 MAGIC LIFE KNIDOS TATİL KÖYÜ Tel : 0252 466 64 34 EROL PANSİYON Mehmet EROL Tel : 0252 4871018 Tel : 0 252 4871011 15 odali ve 40 yataklıdır. Kendi restorantı vardır. Odalar geniş ve banyoludur. Devamlı sıcak su bulunur. Aile pansiyonudur.

PATARA



Patara kumsalında bir güzel... İnsan vücudunda jakuzi etkisi yapan hırçın dalgalarda doyasıya yüzmek... Şifalı kumlar üzerinde yürümek... Antik kent kalıntıları arasında, Hafringer cinsi atlarla dolaşmak ve kum tepeleri üstünden güneş batımını izlemek için Patara'ya mutlaka gitmelisiniz... Böylesine güzel bir güneş batışını her yerde göremezsiniz... Anadolu uygarlıklarından Likya'nın önemli limanlarından biri olan Patara, doğanın cömert davrandığı bir bölgede yer alıyor. Çölü anımsatan kumları, tertemiz denizi ve çam ormanlarıyla ünlü yöre, bünyesinde bir çok sürprizi saklıyor. Patara antik kenti, 15 kilometre boyunca devam eden sahil bandının hemen gerisinde kurulmuş. Tiyatro, su kemerleri, anıt mezarlar, lahitler ve kilise, arkelojik çalışmalar sonucu gün ışığına çıkarılanlardan. Fakat kentin önemli bir bölümü, rüzgarlarla bir yerden bir yere taşınan kumların altında saklı. Patara'da yerleşim alanı, Gelemiş köyü antik kentinin 2 kilometre gerisinde yer alıyor. Uçak yolculuğunu seçenler için Patara'ya en yakın havalimanı Dalaman. 110 kilometre uzaklıkta. Fethiye - Kaş karayolu üzerinde bulunan Patara'ya, Kaş ve Kalkan'dan direk otobüs seferleri var. Anayol üzerindeki sapaktan içeriye giden Patara minübüslerine, cüzi bir ücret ödüyorsunuz. Ancak kalacağnız otele daha önceden haber verirseniz, otel görevlileri sizi servis araçlarıyla karşılayıp, dönüşte biletinizi ayırtıp, otobüse kadar bindiriyor. Patara'da oto kiralama acentaları, Marmaris, Pamukkale, Afrodisias, Bodrum gibi turistik merkezlere tur düzenleyen şirketler de var. Yola özel araçla çıkanlar, karayollarının titiz çalışmaları sonucunda virajlardan kurtarılarak kısaltılan geniş ve rahat bir yolla, Antalya - Kaş veya Dalaman - Göçek yönünden Patara'ya ulaşabilirler. Yola pazar günü çıkıyorsanız, tatilden istifade evlenen insanlar çok olur. Bu da tabii ki trafiğe yansır. Şehirler arası yollarda düğün arabalarından oluşan konvoylara aman dikkat edin. Bir de mıcırlı yollara özellikle dikkat edin! Oturmamış yol araç gezdiriyor. Yavaş seyredin ve öndeki araçla mesafeli gidin, ön camı kollayın. İstanbul çıkışlı olanlara müjde. Bilecek rampası genişletildi. Asfaltlandı. Bu yüzden daha rahat bir yolculuk yapma şansınız var. Patara, yüksek turizm kapasitesine sahip turizm merkezlerinden biri. Yörede ekonomik fiyatlı pansiyonlar ve oteller yer alıyor. Çevreye hakim panoramik manzarası ile Otel Beyhan, üç yıldızlı. Yüzme havuzlu, spor tesisleri gibi çeşitli üniteleriyle hizmet veriyor. Patara'nın 15 kilometre uzunluğundaki dillere destan kumsalı ve sahili. Bölgedeki diğer tesisler : PATARA GATE Otel, karavan, kampingi imkanlı, havuzlu, geniş bahçeli ve 20 odalı tesiste, ücretlendirme mark olarak yapılıyor. RÜYA AİLE PANSİYONU 11 oda, 27 yataklı, vantilatör ve cibinlik ilaveli pansiyon. Abdullah - Hülya Diker tarafından işletilen aile tipi mutfaklı, opoparklı bu pansiyon, Gelemiş Köyü içinde bulunuyor. Sisypos, Asso, Xantos, Likya , Merhaba, Sema, Delfin, Roze, Akay, Paradise ve Flower yöredeki diğer konaklama tesislerinden bazıları. Patara 'da bulunan antik kalıntılar... Gelemiş köyü çarsısı içinde, bahçeli ve çok sayıda kır lokantası var. Piliç çevirme, ızgara yapanlar, yörük çadırı dekorlu yer sofralı gözlemeciler ve kafeler arasında seçim yapmak hayli zor. Köy meydanı, PTT yanındaki Sultan Pizza, yabancı turistlerin en çok rağbet ettiği yer. Pizza çeşitlerinin yanı sıra, et, tavuk çeşitleri ve özellikle pastane bölümündeki tatlılar ile Sultan Pizza, büyük ilgi çekiyor. Restoranın yanında ilginç bir de bar bulunuyor. Açıkhavalı vitamin barda oturanlar, içkilerini içerken bir yandan da hedef tahtasına ok atışı yapıyorlar. Sultan Pizza'nın en çok sipariş verilen menüsünde, deniz ürünleri ve güveç çeşitlerinden yapılan pizza çeşitleri yer alıyor. Bir başka seçenek ise, Florya Restoran. Bahçe içi, ağaç altı, fonda çalan hafif müzik eşliğinde vitrinden seçeceğiniz soğuk mezeleri, et, tavuk balık siparişlerini, restoran şefi Ahmet Erbil'in samimi servisi ile afiyetle yiyebilirsiniz. Köyde çok sayıda müzikli bar da yer alıyor. Nightemple barda, DJ'in çaldığı en yeni CD'lerle dans etme olanağınız mevcut. Patara sahili denizi seven herkesi memnun edecek niteliklere sahip bir mekan. Vitamin bar sizi de memnun edecek... Patara sahili... Patara'da yapılacak alışveriş etkinlerinin en önemlisi, yöresel ürünlerin satıldığı çarşı içinde kurulan pazarda alışveriş yapmak. Burada gerek yerli gerekse yabancı turistler kendi yörelerinde bulamaycakları, otları, taze sebze ve meyveleri bulma şansına sahipler. Yöredeki köylerde yapılan el işi ürünler de cabası. Gelemiş Köyü içinde bulunan dükkanlarda bölgeye özgü ürünleri bulmak mümkün. Patara'da, en gözde aktivite sultan Han isimli çiftlikte yetiştirilen Hafringer cinsi atlarla, 60 - 70 kilometre süren safariye çıkmak... Patara çarşısısı... Anadolu uygarlıklarından Likya'nın önemli limanlarından biri olan Patara, doğanın fazlasıyla cömert davrandığı bir antik kent ve tatil yöresi. Antalya'dan Fethiye'ye doğru giderken, Kalkan'ı geçtikten 11 kilometre sonra, Patara sapağı ile karşılaşıyorsunuz. Bu yoldan 6 kilometre içeri girerek asfalt yolu takip ettiğinizde, sağlı sollu pansiyonların yer aldığı yerleşim alanı içine giriyorsunuz. En önemli özelliği, yaşva ve plansız bir gelişme gösteriği için, antik kent kalıntılarının içinde kalmış olması. Denize gitmek için ya sabah sporu olarak yürüyüş yapacaksınız ya da minübüsle beş dakikada sahile varacaksınız. Eğer özel aracınızla gideceksiniz, otomobilinizi akasyaların gölgesine bırakıp, vahşi kumla yolculuğa başlamanız gerekiyor. Sahile giderken yedi katlı anıt mezar, lahitler ve su kemerlerinden oluşan manzarasıyla antik kente girmeniz ve para ödemeniz gerekiyor. Vahşi kumsalda rüzgar, denizde ise dalga hiç eksik olmuyor. Akdeniz'in en temiz denizine sahip olan Patara sahilinde kıyıya vuran dalgalar, vücutta jakuzi etkisi yaparken, kulaç atmaya çalşımaktan yorgun düşüyorsunuz. Patara'nın kumu, tıpkı Datça'daki Gebekumu'nda olduğu gibi, aynı yüzyılda oluşmuş. Temiz denizlerde yaşayan ve taş yiyip taş üreten bir çeşit mikro organizmanın ürünü. Bu kumun rüzgarla taşınmasını önlemek için, bölgeye yegane uyum sağlayan akasya. Patara sahili, yürüyüş yapıp stres atmak için çok elverişli. Üstelik bu yürüyüş sırasında vücudunuzun her tarafını yakabilirsiniz. Ama rüzgarla güneş bir araya gelince tahmininizden daha hızlı yanıyorsunuz. O nedenle yürüyüşlerinizi sabahın erken saatlerinde ya da akşam üstü yapmanızda fayda var. Patara'da "Sultan Farm Horse Riding" isminde, at gezileri düzenleyen bir çiftlik var. Çiftliği İlhan Çırpan işletiyor. Çırpan, Karacabey harasından aldığı Hafringer cinsi, Avusturyalı annelerin taylarını dağ yollarında yürüyüş için eğitmiş. Rüzgar, Nazlı, Arzu, Hilal, Dilek, Yıldız ve Bursalı adındaki birbirinden güzel kısraklarla belki de hayatınızda ilk kez at gezintisi yapabilirsiniz. İlhan Çırpan grupların arzularına göre, dağlara yemekli turlar düzenliyor ve bilmeyenlere at binmesini öğretiyor. At gezileri, sabah serinliğinde ve akşam saatlerinde yapılıyor. Sabah 06.00 - 07.00 saatlerinde arasında başlayan gezide, yemi yedirilen, suyu içirilen, temizlenen ve yeleleri tarananan uysal atlar, konukların arzularına göre yön çiziyorlar. Rotada birinci adım kanal boyu, ikinci adım yeşillik vadi, üçüncü adım ise kum tepeleri ve deniz. Yol boyunca orman, vadi ve antik kentler geçiliyor. Daha önce hiç at binmemiş bile olsanız, çiftlikte verilen bilgiler doğrultusunda, ve 3 - 4 turluk denemelerle, 10 dakikada at binicisi olabiliyorsunuz. Patara'da yapabileceğiniz alternatif turizmde bir başka keyif de, kum tepelerinde yaşanıyor. Gün batımında önce sararan, sonra kızıla boyanan kum tepeleri üzerindeki dalga hareketlerini, gölgeleri ve bir yüzü karanlıkta kalan tepe siluetlerini izlemek veya fotoğraflamak bile, başlı başına Patara'ya geliş nedeni olabilecek özellikte. Rüzgarla kapanan kumdaki ayak izleri, yeniden şekillenen kum tepeleri, denize batan güneşten önce ortaya çıkan pastoral kompozisyonlar, büyüleyici güzellikte. BEYHAN PATARA RESORT Tel : 0242 843 50 96 PATARA SISYPHOS OTEL Tel : 0242 843 50 43-44 PATARA GATE Tel : 0242 843 51 68 PATARA VIEW POINT Tel : 0242 843 51 84 Tel : 0242 843 52 57 Tel : 0242 843 52 58 SULTAN HAN AT ÇİTLİĞİ Tel : 0242 843 51 60 SULTAN PİZZA Tel : 0242 843 51 60 FLORYA RESTORAN Tel : 0242 843 50 33

SARIGERME



Sürekli değişen hava akımı...Denizinde ve kumsalında en ufak taş ve çakıl bulunmayan kilometrelerce uzunluktaki sahil şeridi... Deniz sezonunu açmak için Sarıgerme'den daha iyi bir yer bulamazsınız... Sarıgerme sahilinde, iri taneli kumların üzerinde çıplak ayakla yürümek, hem vücudunuzdaki stresi atıyor, hem de ayaklarınıza masaj yerine geçiyor. İstanbul'dan yola çıkacaklar için, çeşitli alternatifler var. En kısa ulaşım, uçakla Dalaman havaalanına gitmek. Buradan taksiyle Sarıgerme'ye gidebilirsiniz. Sarıgerme - Dalaman arası sadece 12 kilometre. Bu yüzden uçaktan inince en çabuk plaja kavuşabileceğiniz tatil köylerinin bulunduğu yer olarak da ünlü Sarıgerme... Özel aracı ile yola çıkanlar, İzmir, Aydın ve Muğla'yı geçtikten sonra, Sakar Geçidi'ni inince, Fethiye - Göçek yönüne dönmelisiniz. Köyceğiz'i geçtikten sonra, Ortaca'ya varacaksınız. Sarıgerme yoluna saparsanız, sağlı sollu meyve bahçeleriyle dolu asfalt yoldan Osmaniye köyüne ve Sarıgerme'ye ulaşacaksınız. Otobüs yolculuğunu seçenler Ortaca'da ineceksiniz. Minübüsler Sarıgerme'ye 15 -20 dakikalık mesafesi olan Ortaca'dan devamlı seferle yapıyorlar. Sarıgerme, son yıllarda turizm alanında yaptığı atak ve hızlı gelişimlerle, adından çok söz ettiriyor. İlginç doğası, çevre zenginliği ve tarihiyle de ilgi çeken tatil beldeleri arasında yer alıyor. En büyük özelliği ise, Fethiye, Dalyan, Göçek gibi turizm merkezlerine olan yakınlığı. Kaunos, Telmessos, Pisilis antik kentleri üçgeni içinde yer alması ve sürekli esen rüzgarıyla sörfçülerin ilk tercih ettiği yerlerin başında geliyor. Geceleri mavi yolculuğa çıkan yatları ağırlayan Sarıgerme, "Yatların uyuduğu sahil" olarak belleklere kazınıyor. Sarıgerme sahilinin genel görünümü... Önde İber oteli... Beş yıldızlı üç büyük otel, "Magic Life", İber ve Valtur Sarıgerme sahilinde yer alıyor. Osmaniye Köyü'nde motel, apart ve pansiyon, Sarısu'da ise belediyenin kamp alanları var. Osmaniye köyü içinde, "Otel Aydemir", "Kardinal Sonne Pansiyon" gibi konaklama tesisleri dışında, vadide yer alan ve yeni açılan tesisler de göze çarpıyor. Bunlardan biri de Mesut Arslan ve eşinin işletmesi altındaki, "Pisilis Motel". 24 oda ve 60 yatak kapasiteli motelin restoranı, havuzu, barı ve otoparkı var. Etrafı ormanlarla çevrili. İçi çiçekli, sakin ve huzurlu ortamda tatil yapmak isteyenlerin tercihi bu motel... IBER OTEL SARIGERME PARK Pisilis antik kenti yakınında yer alıyor. 20'si suit, 744 yataklı 372 odalı otelin odaları, müzik, uydu TV, klima, özel kasa ve balkonlu. Restoran ve üç barı olan tesisin toplantılar için 350 kişilik salonu bulunuyor. MAGİC LIFE OTELİ 224 odası, her türlü spor, aktivite, animasyon ve konforuyla ultra oteller kategorisinde yer alıyor. Magic Life'a, bir kez ücret ödenince konaklama süresince hiçbir şeye para ödenmiyor. Otelin hayvanat bahçesi bile var... Sarıgerme'de kalacağınız otellerin yemek salonlarında yok yok... Sarıgerme sahilinin yerleşim alanı olan Osmaniye Köyü içinde, yemek yenecek bir çok restoran, kebapçı ve bahçe içi kır lokantaları bulunuyor. Izgara ve tencere türü yemeklerin yanısıra, Dalyan'dan getirilen kefal balıklarını kiremitte ve buğulamasını yapan lokantalar var. Özellikle turistlerin rağbet ettiği bahçe barları, günün yorgunluğunun atıldığı yerlerin başında geliyor. Sarıgerme sahilinde meşrubat, bisküvi, cips türü yiyecekler, en önemlisi de su satan bir büfe var. Gelelim beş yıldızlı otellerin yemeklerine. Magic Life, Iber Otel gibi büyük tesislerin açık büfeleri ise sıcak - soğuk, tüm yiyecek çeşitleri ve dekor zenginliğiyle, bütün müşterilerini memnun ediyor. Otellerin normal öğünleri dışında, akşam çayları, diskodan dönenlere, gece çorbası gibi ekstra servisleri de limitsiz şekilde uygulanıyor. Beş yıldızlı otellerde yemeklerin mimarı aşçılar, her zaman turistlerin yanında, kalite kontrolünü sürdürüyor. KIZARTMA DONDURMA İber Otel Sarıgerme Park'ın başaşçısı Hayri Şahin'den, siz damak tadını sevenler için özel bir tarif istedik. O da bize, özel günler için hazırlanacak ve sıcak yaz günleri için ideal olan dondurmalı tarif verdi. Tatlının özelliği dondurmanın kızartılması gibi, fusion bir mutfak denemesi. Tadına bakınca beğeneceğinizi umuyoruz. Dondurma topları öce bir kapta hazırlanan yumurta beyazına batırılıp, ardından hindistan cevizi ile kaplanıyor. Bu şilmei üç kez tekrar ediyorsunuz. Önce yumurtanın akı, ardından hindistan cevizi. Daha sonra da istediğiniz miktarda hazırladığınız dondurma toplarını, buzdolabının derin dondurucusuna koyup 15 dakika bekletiyorsunuz. Amaç, kaplanan dondurmayı kızartmaya dayanıklı hale getirmek. Dondurmaları daha sonra bir kapta hazırladığınız kızgın yağa atıp kısa süre kızartıyorsunuz. Fazla kızartmamaya dikkat edin. Ardından da hemen servise çıkarıyorsunuz. Umarız misafirleriniz böylesine ilginç bir dondurma çeşidinden memnun olur. Sarıgerme sahilinde, kaldıkları otelin havuzbaşında ellerindeki soğuk içecekleriyle serinlemeye çalışan turistler... Narenciye deposu olan Ortaca'da nisan ve mayıs ayları narenciye çiceklerinin yoğun parfüm kokusu etkisinde kalırken, bölgede her türlü deniz ürünü bulunuyor. Dalyan'da Dalko tesislerinden ekonomik fiyatlı balıkları arasında kefal, levrek, çipura, sazan, yılan balığı belediye hoporlörlerinden yapılan anonslarla halka satılıyor. Havyar ve çiçek balı yöreye has lezzetler taşıyor. Yıllar önce Sandros dağlarından kesilen nitelikli tomruklar, Dalaman Çayı'nda taşınırmış. Denize taşmasın diye de nehrin ağzına ağ gerilirmiş. Bölgede "Sarısu" isimli bir de çay varmış. İşte bu ağ germe işlemi ile çayın ismi birleşince, yörenin adı "Sarıgerme" oluvermiş. Yılların rötarını, dev adımlarla kapatan tatil merkezi Sarıgerme, her yerde rastlanmayan doğası, yöresel özellikleri ve çevre zenginliğiyle tatilcilerin gözdesi. Muğla iline bağlı Dalaman'a 12 kilometre uzaklıktaki Sarıgerme, uçaktan inince en çabuk plaja kavuşulan yer olarak da cazibesini koruyor. Aslına bakarsanız, Sarıgerme'nin en gözde tatil merkezlerinden biri haline gelmesinin bir çok nedeni var. Bunlardan en önemlisi ve deniz ve kıyı şeridi. Bir mil açıkta bulunan Babaada, bir tür dalgakıran görevi yapıyor. Aynı zamanda kıyı şeridi arasında suyu sürekli sirkülasyonunu da sağlıyor. Sıcaktan bunalan ve durgun havayı sevmeyenlere doğal klima görevi, yapan hava akımı ve suyun değişkenliği gibi avantajlar, sörf ve yelkenciler için vazgeçilmez tadlar sunuyor. Sahile yan yana gelen dalgalar, yüzenlere sadece bir kez temas edip geçiyor. Deniz, çocukların bile yüzebileceği sığlıkta, metrelerce devam ediyor. Kumsal ve denizde en ufak bir taş veya çakıla rastlanmıyor. Her mevsim değişen kıyı şeridi üzerinde ve su içinde kilometrelerce yürüyerek brozlaşabiliyorsunuz. Bu yürüyüş ayak sağlığı için de en güzel masaj oluyor. Vücuttaki stress ve biriken elektrikten kurtulma, iyot, oksijen tedavisi gibi yararlar sağlarken, su içinde yürürken daha çok efor gerektiğinden bacak adalelerini de kuvvetlendiriyor. Vücuda yapışmayan ince kumun altında ve İber Otel'in bahçesinde ise, Pisilis Antik Kenti kalıntıları bulunuyor. Sarıgerme'nin yerleşim alanı olan Osmaniye Köyü, Sarıgerme Çevre Eğitim Derneği tarafından düzenlenen sahil plaj bandının biraz gerisinde bulunuyor. Köyle sahil arasında ulaşım, 5 dakikalık yolculukla çek çek arabaları ile sağlanıyor.Turistler akşam olduğunda köy içindeki çarşıda toplanıyorlar. Kuyumcu, bar, restoran, hediyelik eşya ve halıcıların yer aldığı ışıl ışıl çarşıda, yeni düzenlemeyle köy dışından geçen trafikten etkilenmeden dolaşan turistlerin son durakları ise, saat 24.00'de açılan Pascha Disco. Taş duvarlı bu açık hava diskosunun en önemli özelliği, doyurucu ses kalitesini, istanbul Kuruçeşme'den getirilen müzik setine borçlu olması. GÖRÜLECEK YERLER Çevrede görülecek yerlerin başında "Aşı Koyu" geliyor. Ovacık köyü üzerinden toprak yolla ulaşılan köy, Dişibilmez- Karaburun arasında yer alıyor. Çevre kum sahili, ilginç kayalıklar ve çam ağaçlarıyla kaplı. Durgun koy, yatların da başlıca uğrak yeri. Büyük otellerin plaj kalabalıklığından sıkılan konukları, jeep ve kamyonetlerle, bu koya gelereke günboyu denizin tadını çıkarıyor. Gün içinde geçilip görülecek yerlerin arasında, 22 kilometre uzaklıkta Dalyan, 32 kilometre uzaklıkta Göçek ve 12 Adalar, 65 kilometre uzaklıkta Fethiye, 90 kilometre uzaklıkta ise Marmaris bulunuyor. RAFTİNG TUTKUNLARI ! Rafting'e meraklıysanız, Köyceğiz yolu üzerinden Beyobası sapağını takip ederek, Akköprü'nün bulunduğu rafting başlangıç sahasına ulaşabilirsiniz. Eğer canınız dere üzürinde kurulu teraslarda, yemyeşil bitki örtüsü arasında kuş ve su sesi dinleyerek kiremitte alabalık ve patlıcan közleme yemek isterse, Beyobası sapağından dönüp, Topgözü kanyonunda Yuvarlakçay'a gidebilirsiniz. DENİZ DİBİNİ SEVENLER ! Sarıgerme'de kalanlar için, Babaadası etrafında dalış veya adanın zirvesine çıkıp çam ağaçlarının gölgesinde rüzgarın sesini dinleyerek, Sarıgerme sahillerini seyretmek zevkli olabilir. Paraşüt , kayak , banana , sörf , yelken , jet-ski ve kano da Sarıgerme'de yapabilecekleriniz arasında yer alıyor. Gerek foto safariye çıkmak, gerekse rehber eşliğinde çevreyi zahmetsiz geziler yapmak isteyenler, Pisilis Motel'de düzenlenen turlara katılmak için, Mesut Arslan ile bağlantı kurabilirler. İBER OTEL Tel : 0252 286 80 31 Faks: 0252 286 80 43 MAGIC LIFE Tel : 0252 286 80 63 VALTUR HOLIDAY Tel : 0252 286 80 01 OTEL KARDİNAL Tel : 0252 286 80 28 AYDEMİR OTEL Tel : 0252 286 81 08

Antalya Adrasan



Adrasan yakınlarında yer alan kayaların arasında böylesine güzel koylar yer alıyor.. Kumsala kadar gelen çam ağaçları. Masmavi deniz. Hepsi birarada, Antalya'ya 75 kilometre uzaklıktaki Adrasan'da sizleri bekliyor. Yakın zamana kadar sadece İngiliz, Alman ve İtalyanlar'ın yaz sezonu boyunca kapattığı koy, sakin tatil arayan, tatilcilerin gözdesi. Eğer disco bulunmayan bir tatil yeri arıyorsanız, Adrasan tam size göre. Adrasan, yeni adıyla Çavuşköyü, Türkiye'nin en güney ucundaki en son nokta diyebiliriz. Buradan sonra gidecek bir yerinizi yok. Yolunuz buraya düşerse, yapacağınız tek şey, denize kadar gelen çam ağaçlarının arasında, 2 kilometre uzunluğundaki kumsalda bol bol denize girip güneşlenmek. Akşamları da köyün yerlilerin işlettiği otellerin restoranlarında birbirinden leziz yemeklerin tadına bakacaksınız. Tatil dönüşü ise sizi artan kilolar bekliyor     Adrasan sahilinin genel görünüşü... Özel Araç Antalya - Kaş karayolu üzerinde bulunan Adrasan'a özel araçla gidiyorsanız; Ulupınar Kumluca yönünde ana yoldan giderken, Adrasan yazılı kavşaktan içeri giriyorsunuz. Bundan sonra 22 kilometre süren yolculuk yapmanız gerekiyor. Yol biraz virajlı. Hızınızı düşürmeniz şart. Ancak yol boyunca çam ağaçlarının arasında, sessizliğin sesini dinleyerek keyifle Adrasan sahiline ulaşma şansınız var. Virajların sona ermesinden sonra ilk olarak Çavuşköyü merkezine geliyorsunuz. Burada seraların bolluğu sizleri şaşırtmasın. Antalya ve yöresi Türkiye'nin sera cenneti olduğu için, Adrasan da bundan nasibini almış. Köylüler seracılıkla uğraşıyor. Sahilde toprağı olan aileler ise pansiyonculuk yapıyor. Köy merkezinden sonra ise sahile doğru yöneliyorsunuz. 2 kilometre süren yolculuk sonunda, denizin kıyısında toprak bir yol. Arkasında tek sıra 10-15 pansiyon ve hotel, bir kaç da restoran sizleri karşılıyor. Ne disco, ne gürültü, ne piyasa yeri. Bunlar yok. Otobüs Otobüs ile önce Antalya'a geliyorsunuz. Buradan akşam üstü Antalya garajından 15.45'de, Kaş - Patara minübüslerinin kalktığı yerden ise 16.00'da kalkan tek minübüs, sizi doğruca Adrasan'a getiriyor. Bir başka alternatif ise, Antalya'dan Kemer'e minibüslerle gitmek. Daha sonra da kalacağınız yeri arayıp sizi almalarını istemek. Bazı işletmeler bunu belli bir ücret karşılığında yapıyor. Hatta bazı müşteriler, özellikle yabancılar havalimanına gelip, kalacakları yere haber veriyorlar. Daha sonra da özel araçla alınıp kalacakları yere getiriliyorlar. Adrasan koyu mavi yolculuk teknelerinin mutlaka uğradıkları duraklardan biri... Adrasan ya da yeni adıyla Çavuşköyü, sit alanı olarak bilindiği için, yapılaşma yasak. Burada bulunan tesislerde yıllardır önce mavi yolculuk yatlarına hizmet için kurulan binalardan oluşuyor. O nedenle Adrasan'a gidince beş yıldızlı tesis hizmeti bulmayı beklemeyin. Ancak tesislerde yüzme havuzu, sıcak- soğuk su, her türlü yiyecek- içecek bulmak mümkün. Zaten Adrasan'da beş yıldızlı tesis yok. Trafik kargaşası da yok. Var olana gelince. Deniz , güneş, kimsenin birbirini rahatsız etmediği, 2 kilometre uzunluğunda kumsal, sakin atmosfer, güzel yemekler, kalacak aile pansiyonu ve otelleri... Kalacak yerlere gelince. Sahilde, deniz kenarında, kumsala 20 adım uzaklıktaki Adrasan Otel, bahçe içinde 10 bungalow ve 15 odalı otel binasından oluşuyor. Bu yılki seçimlerde belediye Başkanı seçilen Mustafa Taşkın, ailesiyle 20 yıldır bu tesisi işletiyor. Tesisin odaları temiz. Bungalowlar ise betondan yapılma. İçinde banyo ve tuvalet de yer alıyor. Ağaçların arasında bulunan tesis, hemen her yıl gelen Avrupalı ve yerli turistlerin tercihi. İçinde, birbirinden leziz yemeklerin sunulduğu restoranı, akşam serinliğini tadabileceğiniz açıkhava barı ile hizmet veriyor. Otelden çevre gezilerine ve sualtı sporlarına katılma imkanı da var.  Adrasan Otel'in restoranına oturunca sizi böyle bir manzara bekliyor.  Deniz, kumsal kısaca her şey elinizin altında yer alıyor. Yemek beklerken  bir koşu denize girip yerinize oturma imkanınız bile var. Adrasan sahilinin genel görünüşü...  Adrasan sahilinde güneşlenenler. Merak etmeyin en kalabalık hali sahilin bu!    Adrasan Motel'in sahibi Mustafa Taşgın'ın dört kardeşinin de yanyana pansiyonları aynı sahilde yer alıyor. Böyle bir aile herhalde Türkiye'de yok. Her tesisin bir başka özelliği var. İşletmeler de bağımsız. Aynı aileye ait Koreli Pansiyon 16 odalı.   Otel Ford ise 28 odalı restoran ve barı var. İngiliz turistlerin tercih ettiği otelin yüzme havuzu da yer alıyor.   Çevrede ayrıca kalabileceğiniz başka ailelere de ait pansiyon da yer alıyor. Bu tesislerin hepsinin önü halka açık kum plaj. Denize çocuklarınızı yalnız bırakabilirsiniz. Çünkü yaklaşık 50 metrelik bölümü diz kapaklarını geçmiyor.   Adrasan sahilinde, yeni düzenlenen imar planına uygun olarak yapılan, her odasında klima ve telefon bulunan 3 yıldızlı Cengiz Kaan Hotel ise sahilden 200 metre içeride. Ancak etrafında başka bir tesis olmadığı için rahat. Büyük yüzme havuzu ile çam ağaçlarının arasında bulunan tesis, sıcaklardan bunalanlar için kaliteli ve titiz işletmeciliğiyle hizmet veriyor. Adrasan sahilinde yüzerken bir yandan da karşıdaki tepeyi seyretmek çok keyifli. Adrasan koyu, her ışıkta bir başka güzel... Orfoz, lağos, mercan, sinarit, ıskaroz, sarıgöz, akya, çipura, kefal, kumda ve Nil Barbuna. Sadece bunlar değil. 53 balık çeşidinin bir arada yaşadığı yerlerden biri Adrasan koyu... O nedenle özellikle restoranlarda balık ürünleri gerçekten leziz. Adrasan'da yemek yenilecek yerlerin başında, Adrasan Otel geliyor. Şimdi belediye başkanı olan Mustafa Taşgın'ın yakın zamana kadar müşterilerine ailesiyle birlikte hizmet ettiği tesisin restoranında yemeklerin tadı doyumsuz. Sadece tadı değil. Yemek masanız akşam olunca beyaz örtülerine bürünüyor. Masa kenarları, başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz tesbih ağacı yaprakları ile süsleniyor. Mayıs ayından itibaren parfüm gibi kokan ağaç yaprakları arasında, yemek yemenin tadı bir başka oluyor. Restoranda bölgeye has arabaşı, gölle, bozcalama, balcan gibi yemekleri bulmak mümkün. Şimdi de size bazı yemeklerin tariflerini verelim. Biberli Biftek : Tane karabiber, soğan, mantar, domates ve biberle hazırlanıp, kemiklerin fırında yakılıp pişirildikten sonra, yağda kavrulması, kırmızı şarap ve krema ilavesiyle elde edilen özel bir sosla servis yapılıyor. Kafkas Şaşlık : Dövülen etin içine peynir konup, sigara böreği gibi sarılarak pişiriliyor. Bir başka leziz yemek durağı ise, Grand Cengiz Kaan Otel'in restoranı. Burayı Adrasan sahilinin en başarılı genç işletmecilerinden Cengiz Pınar, ailesiyle birlikte işletiyor. Sıfırdan başlayıp ailesiyle birlikte açtığı otelin restoranında yemek arasında dans etmek, gülmek , eğlenmek, mümkün. Yemekleri ya kendisi ya da abisiyle birlikte mutfağa girip yapan Cengiz Pınar, özellikle tavuk ve et güveç yemeklerde iddialı olduklarını söylüyor Adrasan koyunda gnelenmenin keyfi bir baka... Adrasan'da yaplacak alveri snrl. Son yllarda Adrasan sahilinin tek yolu olan toprak yol etrafnda akamlar kurulan seyyar tezgahlarda, her trl baharat satn alma imkannz var. Ayrca kekik, nane, hlamur gibi yreden toplanan otlar da alabilirsiniz. Hafta sonlar avuky merkezinde kurulan pazar da da, mevsimine gre her trl sebze ve meyveyi bulma imkannz var. Aa yukar btn rnler, dalndan yeni koparlp getirildikleri iin, byk ehirlerde unuttuunuz damak tadn burada yeniden hatrlyorsunuz. Kylleri ikna edebilirseniz gnlk yumurta, st gibi rnlerin de tadna bakabilirsiniz. Ksacas Adrasan alveri iin deil, denize girmek, gnelenmek, doayla babaa olmak iin ideal yerlerden biri... Adrasan etrafındaki koylarda, istediğiniz gibi güneşlenebilirsiniz. Adrasan yerli köy halkının turizm yaptığı ender yerlerden biri. Adrasan'da açık olan tesislerin yüzde 80'ini Çavuş Köyü sakinleri işletiyor. O nedenle tesislerde kaldığınızda kendinizi bir iki gün içinde aileden biri gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Bu özelliği nedeniyle yurt dışından bu tesislere gelen müşterilen 21 gün kadar başka hiçbir yere gitmeden burada tatillerini geçiriyor. Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı olan Adrasan, 1996 yılında belde oldu. Sırtını Bey Dağları'na siper ederek Akdeniz'e uzanan Adrasan, doğallığın merkezi. Çevresi çam ağaçlarıyla kaplı dağlarla çevrili yol, burada bitiyor. adrasan'ın ismi Rumca'dan geliyor. Yöre, Helenistik çağa ait Cenevizliler'le ilgili izler taşıyor.Yıllarca sit alan olması nedeniyle de iyice korunup beton yığınına dönüşmeyen Adrasan'da imar çalışmaları bitmiş. Önümüzdeki yıllarda sahilde bütün tesisler yıkılıp içeri çekilecek. Sahil şeridinin 50 metresi günü birlik kullanım için yeşil alan olarak düzenlenecek. Adrasan sahili sığ. Bu nedenle yüzme bilmeyenler, çocuklar için çok ideal tatil beldesi. 2 kilometre uzunluğundaki kumsalı ise, herkesin rahat rahat denize girmesine elverişli. Sahilin bir bölümü ise derin. Burası da yüzmeyi sevenler için ideal. Su içinde yüzerken bacaklarınıza minik balıklar gıdıklar gibi dokunuyor. Bu bile başka hiçbir deniz kıyısında yaşayamayacağınız bir keyif. Adrasan sahilinin sığ oluşu nedeniyle koy, Akdeniz'de kış aylarında fırtınaya yakalanan gemilere barınak oluyor. Yazın sörf, su kayağı, deniz bisikleti gibi su aktivitelerine kuca kaçan koyun sularında, 25 metre su içinde görüş mesafesinin olması da balık adamlar için çok cazip.  Adrasan koyu her ışıkta başka güzel...  HOTEL LYKIA EDRASSA  HÜSEYİN AYKURT  Adrasan Tel  +90 242 883 1322  +90 242 883 1356  İstanbul Tel: +90 216 325 5024  Fax: +90 242 883 1076  email: info@lykia-edrassa.com   ADRASAN OTEL  Çavuş Beldesi, Kumluca, Antalya  Tel: 0242 883 12 83  Tel: 0242 883 50 16  CENGİZ KAAN HOTEL  Çavuşköyü-Kumluca, Antalya  Tel: 0242 883 10 12 Çıralı ve Olimpos sahili bir arada. Foto: Necati Başer
 

Çirali ( Olympos)



Akdeniz’in en güzel denizi 3,5 kilometre uzunluktaki kumsalın önünde sizi bekliyor. Mavinin en güzeli, yeşilin en güzeli burada. Kaldığınız tesisten birkaç adımda, Akdeniz’in serin sularına kendinizi bırakıyorsunuz. Şanslıysanız denize girdiğiniz kumsalda deniz kaplumbağalarının yumurtlamasını görme imkanınız bile var. Tabii yörede “yanartaş” diye bilinen ya da Tanrıların dağı Olimpos’u unutmayın! Oraya çıkarken de yanınıza sucuk ve fener almayı unutmayın!
Akdeniz’in en güzel denizi 3,5 kilometre uzunluktaki kumsalın önünde sizi bekliyor. Mavinin en güzeli, yeşilin en güzeli burada. Kaldığınız tesisten birkaç adımda, Akdeniz’in serin sularına kendinizi bırakıyorsunuz. Şanslıysanız denize girdiğiniz kumsalda deniz kaplumbağalarının yumurtlamasını görme imkanınız bile var. Tabii yörede “yanartaş” diye bilinen ya da Tanrıların dağı Olimpos’u unutmayın! Oraya çıkarken de yanınıza sucuk ve fener almayı unutmayın Çıralı genel görünüm Antalya ya 70 km mesafede olan Çıralı ya gidebilmek için Antalya otogarına gitmeniz yeterli olacaktır. Oto gardan bineceğiniz Kumluca istikametine giden Çiçek Tur veya Kumluca Seyahat minibüslerinden Çıralı Yanar Taş kavşağında ineceksiniz. Oradan kalkan minibüsler sonra sizleri Çıralıya ulaştıracaktır. Oto gardan kalkan Finike, Kaş otobüsleri de sizleri Çıralı Yanar Taş kavşağına getirecektir. UÇAK Uçak ile geldiyseniz Antalya hava limanından Antalya’ya ve Antalya oto garına gitmeniz yeterli olacaktır. ÖZEL ARAÇ Özel aracınız veya Hava limanından kiralayacağınız arabayla gideceksiniz, ilk yapacağınız Antalya Kemer istikametinde hareket etmek. Kemer den sonra Kumluca istikametine devam etmeniz gerekiyor. 70 km sonra, Ulu pınarı geçtikten hemen sonra solda, Çıralı Yanar Taş kavşağını göreceksiniz. Kavşaktan 7 km sonra sahile ulaşacaksınız. Portakal ağaçlarının arasında kalabilirsiniz.  Çıralı bölgesinde 80 civarında pansiyon, motel ve  apart otel türünde konaklama tesisleri mevcuttur. Sit bölgesi olduğundan sahilde sadece Bar ve restoranlar hizmet vermektedir. Sahildeki bu bar ve restoranların plaj hizmetleri de mevcuttur. Şemsiyelerin altında uzanarak seyredeceğiniz doğal güzellikleri bu barların sizlere sunduğu hizmetlerle daha da huzurlu sindireceksiniz. Doğanın içinde tatil Denize bir kaç adım uzakta restoran ve barlar yer aliyor. Sahile indiğinizde ilk göreceğiniz OLEANDER Restoran ve bar olacaktır. Ulupınar Çıralı olan sahibi Cemal Demir sizlere bölge hakkında bilmek istediğiniz her konuda yardımcı olacaktır. Restoranında bölgenin balıklarını çok özel soslarla ve çok taze olarak yiyebilirsiniz. Akdeniz’in balıkları büyüklüklerinden ve suyun çok tuzlu olmasından dolayı biraz yavan olurlar. Cemal beyin yanında bulunan ustası Mehmet Güldemir’in hazırladığı özel soslar sayesinde balıkların tadına doyum olmuyor. Bölgenin en önemli balığı Grida’dır Kum ve Kaya olmak üzere iki çeşidi vardır. Kaya gridasına yörede Arap derler ve en makbulü bu balıktır. Kuzu balığı da bölgenin balığı olup dediğim gibi yavandır ama Mehmet ustanın sosları sadece deneyin. Kırmızı sinavrit, Mercan, Barbun, Kılıç ve döneminde Orkinos ve levrek veya Kuzudan Mehmet ustanın yapacağı fırında tuzlama balık kültürü olanların bileceği lezzetlerdir. Oleander restoran ve bar ismini Zakkumdan almıştır. Oleander’in diğer özelliklerinden biri de salataları. Bölgenin doğal ürünlerinden yapılan salataları mutlaka tatmalısınız. Tabi Mehmet ustanın etleri ve kebapları da balıkları kadar muhteşem. Özellikle kardelen kebabını öneririm İsteğe göre acılı acısız yapılan bu kebap, dürüm içindeki kebabın yoğurtlu servisi. Mutlaka deneyin GÜNEŞ PANSİYON VE LEZZETLİ KAHVALTILAR Güneş pansiyon 150 portakal ağacının içinde kurulmuş, rengarenk çiçeklerin arasında bir yer. Tek katlı müstakil odalarda her turlu konfor mevcut. Klima sıcak su ve sessizlik. Güneş Pansiyon’un kahvaltıları mükemmel Filtre kahve bile var. Sabahları yine ağaçların altında yapacağınız kahvaltıda nefis ev reçellerini, turunç portakal, kayısı, vişne ve çilek, yanında her gün sürpriz olarak gelen ev börekleri, hamurlar, menemen, omlet, gibi değişikliklerle zenginleştirilmiş sabah kahvaltıları. Recep ve Yasin kardeşlerin işlettiği Güneş pansiyon da rahatlıkla kalınacak yerlerden biri. Denize 100 metre civarında. Zaten SİT bölgesi olduğundan genellikle bütün pansiyonlar ve moteller denize uzak. Çıralı genel görünüm. Çıralı’da öyle büyük hediyelik eşya satıcıları ne yazık ki yok. Bir tane cam işi hediyelik eşya yapan yer var. Günlük ihtiyaçlar için bakkal hatta eczanesi bile var. Bol lokanta, bar mevcut. Çıralı'nın uzmanlarından Yasin'in kucağında uzaklardan bir Ada... Çıralı sahili. Böyle deniz dünyada çok az yerde var. Sit bölgesi olan Çıralı 3,5 kilometrelik sahiliyle kaplumbağaların doğal üreme bölgelerinden bir tanesidir. Bu nedenle sahilde belli bölgelere kaplumbağaların yumurta alanı olması nedeniyle gündüz şemsiye koymak, şezlong koymak yasak. Çıralı sahili Olimpos’la sınırlıdır. Çıralı sahiline indiğinizde deniz kenarından yürüyerek Olympos antik kentine ve harabelere ulaşabilirsiniz. Zaten Çıralının güzelliği aksam üstü yapacağınız bu tür yürüyüşlerle çıkacaktır. YANARTAŞ’A ÇIKARKEN SUCUK VE FENER ALMAYI UNUTMAYIN! Çıralı ya gidip de yanar taşa çıkmamak olmaz. Yanar taş merkezden uzaklıktadır. Merkezde göreceğiniz tabelaları takip etmek yeterlidir. Tepenin eteğine ulaştığınızda, yürüyüş hızınıza göre 25-30 dakikalık bir tırmanma gerekmektedir. Şansınıza dolunay zamanında orada olabilirseniz denizden doğan ayın ışığı tırmanmanız için yeterli olacaktır. Ay ışığında çıkarken sucuğunuzu ve şarabınızı almayı unutmayın. Tepede nefis bir manzara eşliğinde topraktan fışkıran ateşlerde sucuğunuzu pişirip yanar taşın keyfini çıkarın. Akşam çıkanların yanında küçük bir el feneri olmasında yarar vardır. Eski bir volkan olan bu bölgenin içindeki gaz belli oluklardan havaya karışmakta ve ufak bir kibritle veya çakmakla ateş elde edilmektedir.  Olympos Çıralıdan 10-15 dakikalık yürüyüşle sahilden ulaşıla bilinecek M.Ö 4 yüzyıldaki Helenistik çağlardan kalmış kalıntılardır. Antik kent denizden içeriye doğru uzanmaktadır. Deniz tarafında kalan kalıntılar bölgedeki ağaçlar ve kayalarla birleşmiş olduğundan ormanın içerisine doğru yürümek ve tırmanmak gerekir. Olimpos’un tam ortasından akan dere bölgeye ayrı bir güzellik vermektedir. Derenin denize kavuştuğu bölge günü birlik gelen teknelerin demirlediği bölgedir. Genelde gulet tipli tekneler Antalya, Kemer ve Tekirova’dan günü birlik turlar düzenlerler. Çıralının denizinde yüzenler duşlarını Olimpos’dan gelen derenin serin sularında alarak rahatlarlar. Olympos antik kentini gezerken vadinin derinliklerine doğru bir gezinti yapmış olursunuz. Giriş ücretli olan bu tur Çıralıdan sizi Olympos a götürecektir.  Çıralı da araba kiralama olanakları vardır. Araba kiralarsanız veya kendi vasıtanızla geldiyseniz çevrede gezilecek yerler vardır. Bir gün Phasilis’e gidebilir, öğle yemeğinizi Ulupınar’da yiyebilirsiniz. Ulupınar’da büyük çınar ağaçlarının altında kurulmuş bir sürü lokanta vardır. Buz gibi akan suların yanında Antalya’nın öğle sıcağını hissetmeden nefis yemekler yiyip tabiatın güzelliğini yaşayabilirsiniz.    GÜNÜBİRLİK TUR İMKANİ VAR Diğer bir gün ise Adrasan’a gidebilirsiniz. Adrasan’a gitmek için yapacağınız tek şey, ana yola çıkıp biraz gittikten sonra, Olimpos ve Adrasan levhalarını devam etmek. Adrasan ise, Antalya bölgesinde denize girilebilecek en güzel koylardan biridir. Mavi yolculuğa çıkan teknelerin mutlaka konakladıkları yerlerden biridir.  Çıralıdan günü birlik kalkan teknelerle de çevreyi gezebilirsiniz. 3 ada ve Phasilis turu yapabileceğiniz bir tur veya Ceneviz Sazak ve Adrasan da bir başka tur olabilir. Bu konularla ilgili Oleander in sahibi Cemal Demir sizlere yardımcı olacaktır. SAKİN GECELERİN ALTERNATİFİ: BULL BAR Genelde sakin geçen gecelerinize hareket getirmek de mümkün. Akşam yemeğinizden ve gece yarısından sonra gideceğiniz yer Olimpos olacaktır. Daha evvel bahsettiğim şekilde yürüyerek gece Olimpos’a gitmeniz mümkün. 15-20 dakika dikkatli bir yürüyüşle Orange diskoya veya dünyaca ünlü olan Bull Bar a gitmeniz mümkün. Olimpos’daki ağaç evlerin kurucusu Kadir Kaya’nın barı ve diskosu sabaha kadar hoş vakit geçirmenizi sağlar. Bull bar için 25-30 dakikalık bir yürüyüş gerekecektir. İşin en güzel tarafı da sabaha karşı yapacağınız yürüyüş olacaktır. Güneşin doğuşunu sahilde seyrederek Çıralı’ya yapacağınız yürüyüş unutamayacağınız bir anınız olarak kalacaktır. Çıralı sahili bütün doğallığıyla... Böyle sedirlerin üstünde kitap okuyup dinlenmeyi kim istemez. Oleander Restaurant Cemal Demir 0-242 8257213 Aynı zamanda Cemalin işlettiği, Apart Otel de mevcuttur Güneş Pansiyon Yasin İtaatlı 0242 8257161 Sahilde yürüyüş keyfi!

Golf Belek



Şimdi Golf zamanı Sonbahar geldiği zaman, okullar açılmaya başlar. Türkiye'nin dört bir yanındaki tatil yörelerinden insanlar, büyük şehirlere evlerine dönmeye başlar. Tatil yöreleri daha sakinleşir. Deniz kenarlarındaki tesisleri yavaş yavaş kapanır. Ancak Türkiye işte sonbahara girildiği Eylül aylarından itibaren ilkbaharın sonuna kadar bir başka grup tatilcilerin ilgi alanına girer bu kez. Dünyanın bir çok yerinde milyonlarca oynayanı ve ilgileneni bulunan Golf tutkunları, yönlerini Alanya Belek'e çevirir. Çünkü yazın aşırısıcakları sona ermiş, o özel yemyeşil golf alanları, istedikleri sıcaklığa gelmiştir. Yılın her mevsimi ziyaret edilebilen Antalya'nın gözde piknik alanı Kurşunlu Şelalesi, buram buran tarih kokak Perge Antik kenti, Aspendos tiyatrosunu gezip, son yılların gözde spor sahaları ile ünlü Belek'te Golf yapmaya gidiyoruz. İstanbul'dan çıkışta hava yolunu tercih ederseniz, golf sporu size sadece 1,5 saat uzaklıkta.Kara yolunu tercih edenler, Afyon- Kütahya- Burdur üzerinden Antalya'ya gelince, kente girmeden, Alanya yönüne dönünce, 17 kilometre sonra Isparta- Kurşunlu Şelalesi sapağıyla karşılaşıyorlar. Sapaktan itibaren 6 kilometre sonra, sağa 2 km devam ederek, şelaleye ulaşabilirler.Serik ilçesine yaklaşırken, deniz tarafına ayrılan Belek sapağı ise, golf cennetine uzanıyor. ntalya'ya golf amaçlı gelenler için, yatak kapasitesinin yüksek olduğu turistik kentte, sahalara 1 saat uzaklıkta olan tüm tesisler rağbet görüyor. Bu yüzden kent içinde olduğu kadar Kemer'de kalıp Belek'e gelenlere de rastlanıyor. Belek'te konaklamak isteyenler için; ADORA GOLF RESORT OTEL: 114 odalı tesis, beş yıldızlı. Hava limanına uzaklığı 29 kilometre. Her türlü konfora sahip. Tel: 0242 725 40 51 PARADİSE TATBEACH GOLF OTELİ: 610 yataklı, bir başka beş yıldızlı tesis. Otelin 4 adet balayı odası ve çeşitli bungolowları ve suit daireleri bulunuyor. Konferans turizmine de hizmet veren tesis, Antalya'ya 35 km, havaalanına 25 km, National Golf Club'a 1 km uzaklıkta. 0242 725 40 76 GOLF OTEL: 328 odalı otelde, özürlüler için de oda var. 0242 725 43 01 Antalya Belek'te yer alan konaklama tesislerinin marifetli aşçıları tarafından hazırlanan yemekler, süslü dekorları ilginç garnitürlerle açık büfede podyuma çıkıyor. Yemek için National Golf Club'ı tercih ederseniz, sizi bekleyen iki seçenek var. Birincisi Göl manzaralı, barlı, "Club house Restoran". Uluslar arası mutfaklı ve alakart. Diğeri, cam ağaçları altına kurulu göl kıyısında 300 kişi oturma kapasiteli, "Park Restoran". Menüde Türk yemekleri, barbekü, yarı ızgara çeşitleri taş ocağında yapılan pide ve gözlemeler yenilip, yerli yabancı şarap türleri içilebiliyor. Antalya'dan ayrılırken, ne alabilirim diye düşünüp kahvaltı sofranıza bir fark katmak isterseniz, kent merkezinden Lara'ya dönüşte ışıklardaki dükkanlarda karpuz, patlıcan, bergamot, turunç gibi reçeller satılıyor. NARENCİYE ENSTİTÜSÜ'NE MUTLAKA UĞRAYIN! En güzeli de Lara yolu üzerinde bulunan Narenciye Enstitüsü. Buradan alacağınız reçellerin tadını hiçbir yerde bulamazsınız. Enstitü'nün üretimlerinde ticari kaygı yerin, mükemmellik ve kalite ön planda olunca, üretilen reçeller de piyasadakilerinden daha kaliteli oluyor. kalitesi de hem içinde kullanılan malzemenin en iyisi olması, hem de lezzetiyle hemen kendini gösteriyor. Golf vuruşu dikkat istiyor. İlk uğrak noktamız, ekim ayı ile mayıs ayı sonuna dek yüksek sezon yaşayan golf tesisleri.Türkiye'de henüz yeni tanınan bir spor dalı golf. Hem temiz hava alıp hem de heyecan yaşamanıza, hem de yemyeşil sahalar, tepeler üzerinde yürürken eğlenip spor yapmanıza, stres atıp dinlenmenize neden oluyor. Sadece bir sahada günde, 250-300 kişinin golf yaptığına tanık olduğumuz Belek'te golfçülerin yüzde 98'ini, başta İskandinav ülkeleri ve Almanya'dan gelen turistler oluşturuyor. Avrupa'da ağırlaşan kış şartları nedeniyle aynı dönemde ılık bir mevsim geçiren Antalya çevresi ve özellikle Belek'i tercih eden golfcüler, bu sayede yazın olduğu gibi kışın da otelleri dolduruyor. Tatmin edici doluluk oranı nedeniyle bir çok otel ve tatil köyü, kış sezonunda da açık kalması ile personele yıl boyu iş imkanı sağlıyor. Belek'te golf sporuna hizmet veren bir kuruluş da, "National Golf Club". Profesyonel golfcülerin hayranlık duyduğu tesis, 18 çukurlu 9200 dönümlüm bir saha üzerine kurulu. Çukurların birbirleri ile ortam özellik taşımaması, 9 çukurlu eğitim ve alıştırma sahasına sahip olması ve çeşitli ünitelerle turnuvaların yapılmasına neden oluyor. Sahanın 517 metrelik uzaklık ile en uzun çukuru sol tarafı göl, sağı ağaçlarla çevrili dördüncü çukur. Fıstık çamı, okaliptus ağaçlarının doğal engel teşkil ettiği gol f alanında toplam 26 adet de çalışma noktası bulunuyor. Golfcülerin dikkat etmesi gereken konular Golf oynarken sürekli değişen rüzgarın yönü, ve hızını bulup vuruşlarda bu etkenleri göz önüne almak gerekiyor.Sahanın durumu, niteliği başarıda etkili faktörler. Çim boyu, kullanılan golf sopalarının kalitesi, bazı çukurların arazi yapısı nedeniyle yanıltıcı uzaklıkta olması dikkat gerektiren diğer noktalar. Bülent Göktuna tarafından Antalya Belek'te kurulan National Golf Club'ın saha içinde Antalya iklimine uygun sıcak ve kuraklıktan etkilenmeyen dayanıklı bir çim türü seçilmiş. Club Türkiye'de yapılan ilk profesyonel turnuva olan Seniors Open Championship'e de ev sahipliği yapmış. 110 üyeli olan National Golf Club'ın Satış ve Pazarlama Müdürü Burak Odabaşı, golf öğrenmek isteyenlere İngiltere'nin PGA lisansına sahip golf hocalarının ders verdiğini belirtiyor. Gruplara indirim yapıldığı ve beş kişilik toplu derslere 86 dolar ödendiği merkezde, özel ders almak isteyenler için, yarım saatlik ders ücreti 32 dolar. GOLF NASIL OYNANIR? Golf oyun süresi yaklaşık 3,5 ila 4,5 saat sürüyor. Bu zaman içinde etap boyunca golf malzemesinin tümünü tesisten kiralamak isterseniz 10 Dolar, bu malzeme için mekanik taşıma aracını kullanırsanız 5 dolar, golf sahasını yürümek yerine akülü araba ile tamamlamak isterseniz etap bitene dek 25 dolar araç kirası ödeniyor. Dolaplar ve duşlar golfcülere ücretsiz. National Golf Club; Burak Odabaşı, 0242 725 46 20 Faks: 0242 725 46 24 ÇEVREDE GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLER... İkinci durağımız Antalya Belek yakınlarındaki Aksu ilçesindeki Kurşunlu Şelalesi. İçinde alabalıkların, ördeklerin yüzdüğü yedi göletten oluşuyor. Piknik alanları, su değirmeni ve bitki tünelleri ile her mevsim yerli ve yabancı turistlerin gözdesi. Şelale çevresindeki patika yollar, renk renk bitkiler, ağaçlar arasında, su ve kuş sesleri eşliğinde, hoşça vakit geçirebileceğiniz yerler. BİRAZ DA TARİH. Kurşunlu Şelalesi'ne kadar gitmişken, yöreye en yakın antik kent olan Perge'yi de görmelisiniz. Aksu ilçesinden 2 km. içeri doğru ilerlediğinizde, önce tiyatroyu geçecek, sağınızda taş işçiliğinin sergilendiği alanın yanında hipodromu göreceksiniz. Afrodisias'dan sonra büyüklük itibariyle ikinci sırada yer alan Hipodromdan sonra, kentin Roma kapısından geçerek, hamam, agora, sütunlu cadde, dükkan yerleri, Akrapol'ü gezebilirsiniz. Son gezi noktamız ise günümüzde bir çok sanatsal faaliyetin sergilendiği ve her yıl binlerce turistin gezdiği ünlü Aspendos tiyatrosu. Serik ilçesinden 5 kilometre Manavgat yönüne ilerleyerek ulaşabileceğiniz Aspendos sapağından içeri 4 kilometre girdikten sonra, karşılaşacağınız tiyatrodan devam edenler, bu defa bir başka görkemli yapı olan su kemerlerini görebilirler. ADORA GOLF RESORT OTE 0242 725 40 51 PARADİSE TATBEACH GOLF OTELİ: 0242 725 40 76 GOLF OTEL 0242 725 43 01

Jepp Safari



Jeep safarinin en keyifli yönü, önünüze çıkan su birikintilerinde hızla geçmek. Beton yığınları arasında yılboyu yaşamaktan bıktıysanız, şehir yaşantısı sizin için artık çekilmez oluyorsa, tatilde yeni bir alışkanlık edinin. Yolunuz eğer Antalya Kemer civarına düşüyorsa, hiç düşünmeden jeep safariye katılın. Göreceksiniz, yakıcı sıcaklarda, bir gün boyunca buz gibi sularda yüzüp, el değmemiş doğanın tadını çıkarmak, size ne kadar keyif verecek. Safariye katılan hemen herkes kullandıkları araçların, herşeyinden sorumlu. Şansınıza lastik değiştirmek de düşebilir. İstanbul'dan yola çıkacaklar için rota belli. Önce Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü geçmek. Ardından da paralı otoyolu kullanarak Adapazarı'na kadar gitmek. Daha sonra ise Bilecik yolunu kullanacaksınız. Yalnız burada yaklaşık 60 kilometre süren yol yapım çalışmaları nedeniyle işiniz biraz zor. Çok dikkatli olmalısınız. Yorgun olarak bu yola girerseniz çok zorlanırsınız. Bilecik'i geçtikten sonra Kütahya, Afyon üzerinden, Burdur ve Antalya'ya ulaşıyorsunuz. Jeep safariye katılmak için Antalya, Kemer, Göynük, Beldibi, Tekirova gibi yörelerde istediğiniz yerlerde kalabilirsiniz. Safari düzenleyen şirketler burada kurdukları temsilcilikler kanalıyla, herkesi jeep safariye başladıkları Kemer yakınlarındaki benzin istasyonuna getiriyor. Buradan da safariye başlanıyor. Antalya - Kemer arasındaki yol, özellikle hafta sonu günübirlik turistlerin yoğun akınına uğruyor. İki şeritli sahil yolunda ve tünel girişlerinde hatalı sollama yapmadan, normal konvoy hızında yolun keyfini çıkarıp, sabırlı araç kullanmanızı tavsiye ederiz. Zirvenin görüntüsü... JEEPLERİN ÖZELLİKLERİ Parkur Jeep Safari şirketi, safaride, özel olarak imal edilen üstü açık, 15 adet Lada Niva 1700 model, 4x4 jeepleri kullanıyor. Jeeplerin teknik bakımlarından sorumlu olan Nedim Kaymak, jeeplerde özel yapım koruyucu takviyeli korkuluk bulunduğunu, tamponların da sağlamlaştırıldığını söylüyor. Helezonlu araç ağırlığı 1100 kilo. Diğerlerine göre devrilme ihtimali oldukça zayıf. Tur rehberi Ömer Belinci, jeeplerin safari için ideal araç olduğunu katılanlara anlatıyor. Araçlar safari dönüşü her akşam kontrolden geçiriliyor. En sık görülen arızaları ise rotiller ve rot başlarında rastlanıyor. Araçların benzin deposu 55 litre. Araçlarda şamrelli kar lastiği kullanıyor.  Tur 09.30'da başlıyor, 18.00'de sona eriyor. Kesmeboğazı mevkiinde yer alan köprü, gerçekten görülmeye değer. Beldibi, Göynük, Kemer, Tekirova, Çamyuva kıyıları Türkiye'nin en şık, modern otel ve tatil köylerinin bulunduğu sahil şeridi. Jeep safariye Kemer ve Göynük'ten katılanlara en yakın konaklama tesislerinden biri, 1996 yılı haziran sonunda hizmet açılan beş yıldızlı Royal Resort hoteli. Eyilik ailesinin işletmesi olan ve toplam 850 yatak kapasiteli otelde, hepsi balkonlu ve deniz manzaralı 350 oda ve villa var. Odalarda, televizyon ve müzik yayını, zengin birer minibar, klima, özel şifreli kasalar yer alıyor. Tek bir ağaç kesilmeden yapılan nehir görünümlü yüzme havuzu son derece kullanışlı. Otel ayrıca, Antalya'daki tek kapalı yüzme havuzuna sahip. Yılboyu açık olan tesisin bin kişilik toplantı salonu, kongre turizmine hizmet verecek seviyede. Kemer bölgesinde kalabileceğiniz diğer tesislerden biri de Club Med Kemer tesisleri. Jeep safariye katılanların kalabilecekleri yerlerin arasında Kemer'de bulunan oteller de var. Sadece otelde kalmanız da şart değil. örneğin Kemer'den uzakta bulunan Adrasan'da bile kalsanız, jeep safari turu düzenleyen şirke sizi oradan alıp Kemer'e buluşma noktasına getiriyor. Ve siz de safariye katılma imkanı buluyorsunuz. Aynı şey, Antalya civarındaki yerleşim yerleri içinde geçerli. Yeterki safari turu düzenleyen şirketlerden biriyle bağlantı kurun. Gerisi onlara kalıyor. Sizi alıp Olimpos Milli Parkı içinde yer alan Beydağları'nın zirvesine çıkarıyorlar.

Kursunlu Selalesi



Kurşunlu Şelalesi... Antalya, yalnızca denizi, güneşi ve beş yıldızlı otelleriyle ünlü bir Akdeniz şehri değil. Yemyeşil bitki örtüsü, seraları ve şelaleriyle aynı zamanda cennetten bir köşe. Aksu ilçesindeki Kurşunlu Şelalesi gibi... CENNETİN KEŞFİNE HAZIR MISINIZ! İçinde yedi küçük göleti, yeşilin her tonunu ve 100'ün üzerinde kuş çeşidini barındıran Kurşunlu Şelalesi, Antalya'nın aksu ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Piknik alanı, su değirmeni ve bitki tünelleriyle yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olan Kurşunlu Şelalesi'ne ulaşmak da çok kolay. Antalya'dan Alanya yönüne doğru giderken , 17 km sonra, Isparta - Kurşunlu kavşağı ile karşılaşıyorsunuz. Bu yönde 6 kilometre ilerledikten sonra, karşınıza sağ tarafta Kurşunlu Şelalesi sapağı çıkıyor. Girişte yolu gösteren tabelalar var. Sapaktan iki kilometre daha devam edin. Asfalt ve çam ormanları arasındaki yol sizi günübirlik piknik alanına getiriyor. Parka girişte belli bir ücret veriyorsunuz. Otomobilinizi park için ayrı bir ücret ödemiyorsunuz. Girişte ödediğiniz ücretten sonra başka ödeme yapmadan parkın bütün bölümlerini gezebiliyorsunuz. Kapıdan girer girmez Muğla'dan getirilen kayrak taşlarıyla yapılan orman içi yoldan ilerleyerek alışveriş merkezine geliyorsunuz. Burada hem hediyeli eşyalar, hem de ayakta yiyebileceğiniz gıda ürünleri satılıyor. isterseniz şelale yanında da her türlü yiyeceği bulabileceğiniz mükellef lokanta hizmetinizde... Kurşunlu Şelalesi'nde konaklama imkanı yok. En yakın tesisler, Belek ve Antalya'da. Belek, son yıllarda adı ön plana çıkan turizm merkezlerinden biri. Turizm geçmişi 5 - 6 yıllık. 200 kilometre karelik bir alan, fıstık çamları ile kaplı. Sahili ise 20 kilometre uzunluğunda. Tatil köylerinin ve turizm tesislerinin hemen hepsi fıstık çamlarının içinde yer alıyor. Bu ağaçların burada ne işi var gibi bir soru aklınıza gelebilir. Yetkililerin verdiği bilgiye göre fıstık çamları, geçen yüzyılda Sultan Abdülaziz döneminde dikilmiş. Amaç denizden ilerleyen kumları önlemek. Gerideki verimli tarım topraklarını koruma altına almak. Cumhuriyet döneminde de orman bölgesi geliiştirilmiş. Yani orman tamamiyle insan emeğinin ürünü. Turizm yatırımcılarından bölgeye tatil merkezleri yaparken bu dokuya önem vermeleri istenmiş. Sonuçta da ortaya çam ağaçlarının arasında keyifli tatil köyleri çıkmış. Bunların arasında yer alan golf tesisleri ise, dünyanın önemli tatil merkezleri konumunda... Yörenin en büyük özelliği ise yeşil dokunun korunması sonucunda, göçmen kuşların uğrak yeri olan nehirler, sazlıklar ve göletler yer alıyor. Bölgenin tüm atık suları merkezi bir arıtma merkezine veriliyor. Buradan elde edilen su da yeşil alanların sulanmasında kullanılıyor. Sonuçta bölgede, "Alternatif Turizm" ön plana çıkmış. Mia Belpark Village ve Palace, Belek'te kalınacak adreslerden biri. MİA BELPARK VİLLAGE VE PALACE Ailece tatile çıkmak istiyorsanız, bu tesis tam size göre diyebiliriz. Çünkü otel konforunu arayanlar için, beş yıldızlı otelin bütün niteliklerini bulabileceğiniz Palace bölümü bütün ihtiyaçlarınıza cevap verebilecek özelliklere sahip. Otelin villa bölümünde ise Türk tipi olarak yapılan evlerde kalabiliyorsunuz. Çocuklar için iki havuzun bulunduğu, toplam 2'si kapalı 5 yüzme havuzu, 2'si aydınlatmalı 8 tenis kortu, 9 delikli golf akademisi, restoranlar, barlar, Türk hamamı ve diğer etkinlikleriyle tatilcilerin bütün ihtiyaçlarına cevap verecek özelliklere sahip. National Golf Club tesisleri, Avrupa'nın sayılı tesisleri arasında yer alıyor. NATIONAL GOLF CLUB Burası golf sporuna hizmet veren Türkiye'deki en önemil tesislerden biri. Profesyonel golçülerin hayranlık duyduğu bu tesis, 18 çukurlu golf alanına sahip. 9200 dönümlük alan üzerinde kurulu. Çukurların birbirleri ile ortak özellik taşımaması, 9 çukurlu eğitim ve alıştırma sahasına sahip olması, çeşitli turnuvaların burada yapılmasını sağlıyor. Türkiye'de yeni yeni tanınmaya başlayan bu sporu yapılabilecek en güzel yerlerden biri National Golf Club. Bölgede ayrıca yine golf oynayıp kalabileceğiniz Adora Golf Resort Hotel, Paradise Tatbeach Golf Otel gibi oteller yer alıyor. Kurşunlu şelalesinde bulunan balık lokantasında,alabalıklar ağla yakalanıyor... Kurşunlu şelalesi'nde günübirlik gelenlerin yemek yiyeceği yerlerin bazılarında, beş yıldızlı otel kalitesinde hizmet veren 70 kişilik lokanta yer alıyor. Özel olarak yapılan ağaç masaların etrafında yeşilliklerin gölgesinde her türlü et ızgara çeşitlerini burada bulabilirsiniz. Canlı alabalık ise restoranın özel yemeği. Diğer balık çeşitleri de restoranda veriliyor. Restoran ayrıca akşamları da özel olarak gelen gruplara da hizmet veriyor. Çeşitli turizm şirketleri Antalya'nın bunaltıcı havasından rahatsız olan önemli müşterilerini, yemyeşil ağaçların arasında nefis akşam yemeği ile ağırlıyor. Kurşunlu şelalesi'nin içinde bulunduğu alan 17 hektarlık bir alan. Bunun 4 hektarlık bölümünde günübirlik gelenler piknik de yapabiliyorlar. Şelale'deki restoranın genel görüntüsü... Eğer Belek'te bulunan tatil köylerinde kalıyorsanız, yemek konusunda çeşitli alternatifler var. Ancak Mia Belpark Village ve Palace otelinin aşçıbaşısı Fahir Telli'nin yaptıkları damak tadına düşkün olanlara kolay kolay unutamayacakları lezzetler sunuyor. Otelde diyet yapanlar için özel menüler de çıkıyor. Fahir Usta'dan güzel bir tarif vererek sizlere yazmadan da geçemeyeceğiz. FESLEĞENLİ - SARIMSAKLI KIRMIZI BİBER Yeşil dolmalık biberleri, kömür ateşinde közlüyoruz. Soymadan dörde bölüp servis tabağına koyuyoruz. Diğer tarafta miksere 3 diş sarımsak, 1 fincan zeytinyağı(saf), 5 - 6 fesleğen yaprağı, çok az tuz, 1 kaşık şeker koyup çırpıyoruz. Karışım püre haline geliyor. Biberin üstüne döküyoruz. Tabağın yan tarafına ise soğuk domatesi soyup püre halinde rendeliyoruz. Yanına koyup, taze fesleğen ile servis yapıyoruz. Fahir Usta, dolmalık biber yerine sivri biber de koyabileceğimizi söylüyor.

Rafting



Köprülü kanyon Milli Parkı içinde bulunan Köprüçay üzerinde rafting yapmanın keyfine doyum olmuyor... Tatili sadece güneşte yanıp denize girmek olarak algılamıyorsanız, işte size fırsat. Haydi rafting yapmaya gidiyoruz. Hem de adrenalinizi en üst seviyeye çıkaracak şekilde. Ancak tehlike sınırlarında değil... Köprülü Kanyon üzerinde, dünyanın dört bir yanından gelen turist grupları, raftinge hazırlanıyor. İstanbul'dan yola çıkacaklar için, ilk durak tabiiki Antalya civarına gitmek. Daha sonra Antalya'dan Alanya yönüne doğru giderken Serik ilçesinden sonda, Aspendos kavşağını geçince, soldan içeriye Selge, Beşkonak ayrımı ile kaşılaşacaksınız. İki yanı çam ağaçları ile kaplı asfalt ve araç sürmesi zevkli yol sizi 37 kilometre sonra önce Beşkonak, ardından da raftinglerin başlangıç noktası olan Köprüçay Köprüsü'ne getirecek. Rafting bu noktadan sonra başlıyor. İster yemekli ister yemeksiz tur alabiliyorsunuz. Şayet otelinizden alınıp servisle bırakılmak isterseniz, Tekirova - Gazipaşa arasındaki otellerde kalanlar ekstra ücret ödüyor. Ödenen ücretlere, rafting, sigorta ve içecek ikramı da dahil. Köprüçay üzerinde rafting yaparken, şelale geçişlerinde adrenalin seviyeniz en üst düzeye çıkıyor. Antalya ve civarı, konaklama açısından kaliteli ve her seviyede yatak kapasitesine sahip tesislerle dolu. Tatil köyleri paket programlarla müşteri çekmeye çalışıyor. Otel, motel, apart tesisler arasında seçim yapmak size kalıyor. Rafting yapmak için Antalya merkezli olarak konaklamak mümkün. Raftinge katılanları acentalar Tekirova ve Gazipaşa arasındaki bütün tatil köylerinden alabiliyorlar. Rafting yaparken şelaleri geçmenin zevki doyumsuz... EN İDEALİ BELEK En ideali ise Belek'te bulunan tesislerde konaklamak. Çünkü rafting yapılan Köprülü Kanyon Milli Parkı'na en yakın yer burası. Belek'te hem denize girip güneşlenme imkanı var. Hem de su sıcaklığının 12 derece olduğu Köprüçay'da rafting yapmak mümkün. Yaklaşık beş yıl önce turizm bölgesi ilan edilen Belek'te tatil köyü statüsünde bir çok tesis var. Bunların arasında Mia Resort Belpark otelinde kalabilirsiniz. Village ve Palace bölümlerinden oluşan otelin en büyük özelliği, fıstık çamları içinde yer alması. Otelin içinde sincaplar ağaçlar arasında gezinti yaparken, bir çok kuş türü de yer alıyor. Otelin bir başka özelliği de, otelde görevli bir ekolojistin bulunması. 3 yıldır otelde görev yapan Mehmet Çakır, otel sahiline her yıl caretta caretta türü kaplumbağaların yumurtlamaya geldiğini ve bu yıl da 23 Temmuz'da yavruların yumurtadan çakacağını belirtiyor. Kısacası, tatilini bu tarihe getirenler, kaplumbağaların yumurtadan çıkışını da izleme şansına sahip. Minicik caretta caretta yavrusu, yumurtadan çıkıp özgürlüğe, denize koşuyor...